Kelimeler tebessümünü unuturken
Sırtına hamal dünyayı giyindi Derviş
Keder gözlerine astı
Sevdanın
diyetini
Evrenin sahibine sundu avuçlarını
Kapayıp gözlerini
Sen rüzgârsın saba makamında
Ve güneşsin
Aşkın dem anında
Bekle
Son yudumundayım
Nefesinin…
Kanatlarını boşluğa açtı
Yaprak yaprak döküldü gözyaşları
Yüzbin leylak vuruldu bakışlarında
Mesafeler tükenirken mesabesinde
Eridi gözkapaklarında
Balmumu bekleyişler
Hayatın paslı çivisine saplandı
Maşukun korkaklığı
Bilemedi bunca imtina
Aşkın ahını almaktan…
Sevdayı yüzünde eskitti Derviş
Alnında ki kalın çizgiye sürerek ellerini
Hırçın bakışlarını gömdü toprağa
İsyan kokan yüreğinde
Kelimeler esrik düştü şiirlere
Evrenin yalnızlığı maşuka göre değil
Ve bilir misin bütün yalnızlıklar siyahtır
Derdi sevgiden geçenlere …
Dudaklarında küskünlük payı
Yüreğinde bin yama
Yüz milyon kandil erirken usul usul
Görebilseydi aşık
Talipti o nar-ı beyza’ya
Kalbi titrerken nafile bekleyişlere
Maşuk külü kor gördü
işte o anda denizler köpürdü…
Avuçlarına özlem biriktirdi Derviş
Çürümesin diye
suladı gözyaşlarıyla
Sükut orucuna tutulurken an
Kan pıhtısı oldu sevda göz pınarlarında
Vuslatın engelli yollarında
Usul usul büyük aşk
Çileyi bine böldü
Salalar okununca saba vakt-i
Aşk yitirdi yönünü
Musallada...
Âdem Efiloğlu