Fa Minör
Tan vaktinin karanlığında, İstanbul çeyrek milyon insan ve yedi tepekoca kent yanıp sönen bir ışık selibir yıldız kümesi, ilk bakıştabir gezegen gökteyandan bakınca iplik yumağıBu yıldız kümesinin içinde ahşap, evlerve kahve falına bakan, teyzeler kuytu ara sokaklardasokak tezgahların üzerindesıcak çay ve simitVe pırıl, pırıl caddeler gösterişli vitrinlersosyetik mekanlarköşe başlarında mendil satan çocuklartosbağa hızında yuvarlanan otomobillerkırmızı ışıkta yürüyenyeşil de duran şaşkınlarvearı gibi, iz bırakmadan bir oraya bir burayayürüyen isimsiz binlerce silüetGüçlükle tırmanılan beton merdivenlerrengarenk köşkleryatlar ve marinalarve her köşe başında avm'lerkarda kayar gibi, sürülerbir oraya bir burayagökte asılı yıldızlarve durmaksızınaçılıp, kapanan asansör kapılarıUçsuz, bucaksız siteler ve gösterişli rezidanslarkilitli kapıların ardında ıssız, hayatlaryalnızlığın senfonisinde iki ihtiyar bedenyarım asırdalmış tatlı uykuyamum ışıkları sönerkenmozart yankılanırkenVeloş sokaklardadurmadan yükselen siren sesleritıklım, tıklımter ve parfüm aromalı metrobüs'lero arı kovanını andıran dolmuşlardaasabi ve yarı uykulu gövdelerSabahın köründe duyuyorumve biliyorum ki ezan okunacakbin bir minaredengürlüyor ilahi nağme ve içim bir anlık olsa da huzurla doluyorUfukta cılız yankılananpiyano sesi sinirimi bozuyorkırk katlı bir binanınon metre karelik karanlık bir odasında buluyorumkendimitelaşlı ve titrek sesler her şeyden daha gerçek şu andaOfisim ve benne de büyük bir aşkkarşımda haliç ve mavive dalıyorum yine rüyalaraizliyorum, her gün gibibir iplik yumağı ve yıldız kümesini andıraninsan zekasının yapayve soğuk uçsuz bucaksız ovalarınıKırlangıçlar dans ediyor havadaaynı mahalledeki o aynı virane ahşap köşkdeğişen tek şey hayatımın göçebe yıllarıkırlangıçlar ve bensonra o güzelimgri beyaz martılarve ilk ve son aşkım mavi denizKırk katlı binakırk yıllık serüvenevet kırk yaşındayımbazen uçarakbazen düşerekhaymatlos geceleriki kıta arasındabazennice kara parçası üzerinde kaybolmakta olan biryansımaVe saztellerinde sıradan bir kaç notabütün bir hayatın izlerini bulunanbir hırka, bir bavulve bir köstekli saatzamanın akmasını sağlayantek şey Arkadaşlarımınreis diye çağırdıkları ses yankılanıyor kulağımdave gözü açık uyuyakalan benve her sabah gibi, tam vaktinde kalkıp yazı masasının yanı başında namaza duruyorumve beni, film veya dizi izler gibi izleyen güzel bir genç kızve şişman bir delikanlısanki uzaylıyımevet bu adam o namazı kılantakım elbiseli, kravatlımodern görünümlü bu adamve fısıldamalar her gün gibiBöylece harekete geçiyor notalarıno olağanüstü nağmeleribir gür bir cılızVe ben ıslak ağaçların çiğ düşmüş yapraklarınarasından geçerken yemyeşil ovalar doğuyor güneş ileberrak nehirler gürlüyorbülbüller kafeslerinden kurtuluyorbeyaz güvercinler uçuyormartılar hoyrat şarkılar söylerkenayaklarımın altındaki toprakbu toprak al kan renginde üzerinde yürürken utanıyorumkorkuyorum incitirim diyeonlar hala beni izlerkenTıpkı ışıklar söndüğünde, elin karanlıkta yolunu bulan kör tırabzanı izlediği gibive çan sesi eşliğindeİblispiyanonun başına geçipdört elle fa minörü çalıyorben hala izlerken...
Suskun//
(
Fa Minör başlıklı yazı
Mikail Dede tarafından
3.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.