Gökten taş yağarken
inkarlarımız, isyanımız
hayallerimiz, bir kule
bir tapınak
onlar Tanrılara yalvardıkça
şeytan elma bahçelerinde
pusulardaydı
Tanrılar üzerimize alev yağdırdıkça
isyanlarımız, cennet bahçesinde
doruklara çıkıyordu
ve yasak bahçe, yasak elma
ve tek gözlü yılan
Bizler, babil kulesine tırmanırken
Tanrılar, gördü
onlara doğru ok fırlatan
Nemrutları
ve yapacak bir şey yoktu
Sonra
gök gürledi, yer yarıldı ve kule yıkıldı
oysaki onlar da tanrılara
yakın olmak istiyordu
tek olana biat etmek varken
Ve biz o kuleyi sadece yazılanlardan
hatırlar olduk
yasak elma anılarımızı silmişti
biz uyurken
gökler gürledi
ve gök maviyken
ve insan, klonları yarattı
iblis haykırdı
ve kendini tüm kavimlere kral ilan etti
ve oğullarını o isyancı Ademlerin üzerine
gönderdi
Tanrıların çokçukları
o sapanla fırlattığı insanlar
Ademler
o kulelerin temellerini attılar
tapınakları göğe inşa ettiler
cennete yakın olmak için
uçan kuşları taklit ettiler
tanrılara ulaşmak için
tek olana şükür etmek varken
ve
senin, göz yaşların gibi kuru
ve benim görmezden geldiğim gibi
belki onlarda
anlamsızca konuşuyorlardı birbirleriyle
Ve ben sana taptığım gibi
ya da seni özlüyorum dediğimde
sanki yokluğa konuşuyordum
sanki biliyordum o eski hikayeyi
O’ tanrılar mı kurtaracaktı bizi?
ve demiştim ya, bak onlar ne de gülünç
sonra onlar toz ve küle dönüştüler
ve biz ağlarken, bir dille konuşuyorduk
ve putlar yıkılırken gülüyorduk
ve bu yalnızca
başlangıçtı…
Suskun//