Eline almış Kur’an, hiçbir zaman düşmeyen
Başkasının dinini bilmez, “Bana ne!” diyen
Emri kimden alırsa, o deyişle kükreyen
Mareşal Fevzi Çakmak, gibi mi olmalıyım...
İslami tebliğ esas deyip de hüzne dalan
Başkasına itibar etmeyip, bilen yalan!
Gerekse hicret edip, ödemiştir kor diyet
Gerekirse bırakmış sevdiğini emanet…
Nefsini dinlemeyip, yüreğini dağlayan
Pir Mehmet Akif Ersoy gibi mi olmalıyım…
Yazdı dinden bihaber, duyguları derbeder
Komünizm varsa zafer, yoldaş edindi keder
Vatanım dediğine kaldı bu yüzden hasret
Dolaştı o devlet bu devlet, bilmiş eziyet
Şair Nazım Hikmet Ran gibi mi olmalıyım…
Yeniden dirilişle menzili değiştiren
“Vatan millet Sakarya!” her manisinde diyen
Gençliği arkasından imanla sürükleyen…
Mührü olmuş mısralar, sihri yapışmış ele
Felsefeyle ünlenen, söylettiren bülbüle
Üstadım Necip Fazıl gibi mi olmalıyım…
En iyisi, birine benzemenin yerine
Daldırmalı elimi toprağın ta dibine!
Eğer kokuyorsam hoş açan çiçek gibi
Ve de seveceklerse beni her dem ilahi!
Allah’a giden yolda seksiz şirksiz bir köle
Yürüyeyim bakmadan arkama güle güle
Vatanıma fani er, İslam’a baki nefer
Yaşayayım dupduru, anamın duasıyla!
O vatandır ki ana, yakmış elime kına
Topraktan ne çıksa yer, içerim kana kana…
Bu güzide vatana, boynumun borcu vefa
Hüseyin oğlu Saffet gibi yar olmalıyım!
Saffet Kuramaz