Canından bezdiriyorlar;
Bir şiltenin yamasına gizlenmişler
Kanatsam yüreğim gibi masum
Gözlerim gibi fersiz dolunayda
Karla kapatsam üstlerini suya gömsem izlerini
Çağıldayan gönüllere bir meyhane bozasında
Şıralaşsa ellerim/
Ellerim nasır
Ellerim yeni yetme
O gözü çığasıca parmağım
Belki de ayıplı işaretler ölçüyor
Ölçüyor da insanın bazen
Terazisi yan çizer
Kefesi boştur
Boşluğun…
Artık onlarda mutasyonda
Geçende Fatma emenin oğlu
Deli hat çanın mor güllü fistanından tutmuş
Keneli parmaklarımı yüreğine geçire cem diye
Ah ki ne ah/
Buralar yaşanmaz oldu
Buralar kör kuyu/
Gitmek bir heybenin nakışlarında
Yolların gözü bende evrilir…
Geçen günde Ayşe ninenin ineğine dadanmışlar
Eti lezzetli geldi zağar hayvanı bir güzel didiklemişler
İlacı varmış ilacı;
Kelin merhemi olsa diyesim var
Yorgo’nun şu gâvur icadı ilacı
Sürünce kaçıyormuş soykalar
Kalp ısırığı zordur
Bir gönül’e tuğla örmek
İyileşmez kalp yarası
İyileşmez aşk yarası/
Kanar durur…
Durur da keneler taşır bir yarayı
Kendi kabukları dolsun diye
Kandan…
Isırık izlerinde/