Ortaya böyle bir düşünce attığınız zaman, bakacağınız ilk şey, teröre sebep
olan silahlar kimler, hangi devletler tarafından üretilmektedir. 2012 Yılı
verilerine göre dünyanın en büyük silah ihracatına sahip ülkeleri sırası ile
şöyle...
1- ABD
2- Rusya
3- Almanya
4- Fransa
5- Birleşik Krallık
Güvenilir bir araştırmaya göre dünyada savunmaya ayrılan bütçe 2010 yılında 40
milyar dolarken, bu rakamlar 2014 yılında 64 milyar dolara yükselmiş. En büyük
kargaşanın ve savaşların yaşandığı bölge günümüzde Orta Doğu... Stratejistler
önümüzde ki on yıl içinde Orta Doğu'da ki silah pazarının 110 milyar dolara
kadar çıkacağını öngörüyorlar... İnsanlık için korkunç bir durum her açıdan. En
başta da yoksul ve mazlum uluslar için tabi ki...
Düşünsenize kara kıta Afrika'da bu gün günlük bir dolar, beş dolar milli gelir
ile hayatta kalmaya çalışan onlarca ülke ve yüz binlerce aç, yoksul insan var
ve biz hâla silahlanmanın peşindeyiz... Demokrasi havarisi kesilip de her
gittikleri yere özgürlük götürdüklerini söyleyen süper güçler aslında kin, göz
yaşı, acı ve zulümden başka bir şey götürmüyorlar o coğrafyalara...
Silah satışında en çok para eden kalem de uçaklar tabi ki... Orta Doğu'nun
cahillik içinde yüzen toplumları, her ne kadar petrol ile milli gelirlerini
biraz fazla gösterebiliyorlar ise de aslında başlarında ki basiretsiz devlet
adamları yüzünden kendi toplumlarına, eğitim, sağlık gibi konularda katkı
yapacaklarına silaha yatırım yapıp halklarına ihanet etmektedirler. İleri
teknoloji üretmekten her zaman yoksun olan bu ülkelerin başlarında bulunan
liderleri her ne kadar zengin doğal kaynaklarına güvenseler de güvendikleri
dağlara da zamanı gelince karlar yağacaktır...
Rakamları konuşturalım biraz da. ''Suudi Arabistan, dünyanın en büyük silah
alıcısı olan Hindistan'ı 2014' de geride bıraktı. Suudi Arabistan'da harcanan
her 7 doların 1 doları silah alımına gidiyor.''
2014 yılında en çok silah alan ülkeler sıralaması ise şöyle...
5. Tayvan: 2.2 milyar dolar
4. Birleşik Arap Emirlikleri: 2.2 milyar dolar
3. Çin: 2,6 milyar dolar
2. Hindistan: 5,6 milyar dolar
1. Suudi Arabistan: 6,5 milyar dolar
Gördüğünüz gibi hepsi gelişmekte olan ülkeler. ''2003 yılında yürürlüğe giren
5018 sayılı Kanun ile birlikte gerek askeri harcamaları gerek iç güvenlik
harcamaları özellikle 2006 yılından itibaren büyük oranda ulaşılabilir durumda.
Ulaşılmasında hala kısıtlar olan bazı harcamalar var. Son yıllarda Türk Silahlı
Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın yıllık gelir ve giderleri de açıklanmaya
başlandı.''
Maliye Bakanlığının, Mali Suçları Araştırma Kurulu İnternet Sitesinde terörün
finans kaynakları şu başlıklar altında sırlanmıştır.
1-Aidat ve bağışlar
2-Kar amacı gütmeyen kuruluşların kullanılması
3-Örgütsel yayınlardan elde edilen gelirler
4-Dış destekler
5-Ticari faaliyetler
6-Sosyal etkinlikler
7-Uyuşturucu kaçakçılığı
8-Fidye alma
9-Haraç toplama
10-Sahtecilik
11-İnsan kaçakçılığı
Mete Yarar'ın bir saptamasını da burada size aktaralım. ''Konvansiyonel
savaşlar dönemi kapandı. Gayri nizami savaş düzeninde ve üçüncü dünya savaşının
içindeyiz. Devletler menfaatlerini sahada adam tutup terör örgütleri kurarak
koruyor artık. Bu nedenle terör örgütleri devletlerin imkân ve silahlarını
kuşanmış durumda. Bu bakımdan DAEŞ de PKK da Türkiye'ye vekâleten saldırıyor.''
Günümüzde büyük çaplı cephe savaşları olmadığı için, bölgesel savaşlar
yaşanmaktadır. Bu bölgesel savaşlara büyük devletler her zaman kıyısından
köşesinden, ajanları vasıtası ile dahil olmuşlardır. Bu örgütler haliyle
kendileri silah üretemeyecekleri için bu devletlerden direkt olmasa bile
aracılar vasıtası ile parasını da döviz cinsinden ödeyip temin
edebilmektedirler. Ayrıca hibe yoluyla verilen silahlar da vardır beş kuruş
almadan. Para niye alsın ki süper güçler? Sonuçta orada kargaşa ve kaos
çıkmakta, bir şekilde süper güçler de pastadan pay almak düşüncesi ile oraya
girmekte ve her türlü doğal zenginlikleri sömürmektedirler...
Küçük küçük parçaların ardında ki büyük resmi de görmek lazım aslında. Bir
toplumda anarşi, kavga, gürültü, kaos arttığı zaman, haliyle oranın insanları
ile birlikte o ülkenin değişik yerlerini gezmeye ve görmeye giden turistlerinde
sayısında bir hayli azalma olacaktır. Bunun acı ekonomik sonuçları da halka
yansıyacaktır haliyle. Her ne kadar turizm bacasız sanayi diye adlandırılıyorsa
da, o ülke de taşeron terör örgütlerine yaptırılan eylemler ülke turizmini
baltalamaktadır. Sonuç olarak tatil yörelerinde ki bir çok işletme ya işçi
çıkartmakta ya da işletmesini zarar ettiği gerekçesi ile kapatma yoluna
gitmekte, belki de o kapatılan işletme yabancı bir devletin turizm şirketine
ucuz fiyata gitmektedir. Bunun ile birlikte o büyük büyük otellerin yiyecek ve
başka her türlü tedarikçileri de kârlarını düşürerek, yeni planlamalara gitmek
durumundadırlar...
İnsanlarımız bir düşünsün bakalım. Sade insanlarımız değil, o piyon olanlarda
düşünsünler. Terör olaylarının aslında kime faydası var, kime zararı var?
Dünyaya top yekun barış geldiği zaman, o büyük devletlerin silah şirketleri de
iflas bayrağını açacak ve milyonlarca insan oralarda işsiz kalacaktır lakin
gariban ve yoksul ülkelerde kimse buna üzülmediği gibi, zil takıp da
oynayacaktır. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...