gözlerim kan çanağı olmuş da haberim yok
virana çıkmış şehrim
yıkıma uğramış kalbim
ağaçlarım kökünden sökülmüş
tarlalarım talan edilmiş
çeşmelerim kurutulmuş
eşkıyalar sarmış dört yanımı
teröristler basmış yüreğimi
özgürlük adına yüreğime sıkmışlar
beni kalbimden vurmuşlar
tam da senden
saltanat kurmuş baykuşlar öterler 24 saat
korku filmine mevzu yapmışlar
hükmü vermiş puştlar
bana yine sensizlik kesilmiş herkes, her şey
çapsızlığını, ipe sapa gelmezliğini
bendeki seni bilmeyenlerin cahilliğini
hangi kalemle yazacağım ki
hangi okyanusu mürekkep yapıp anlatacağım ki
yetmez
üstüm başım sensizlik kokuyor
papatya tarlasından çıkmış gibiyim
sözlerim ayrılığa banmış, acımsı bir tat bırakıyor
kalbim sensizliğe çarpıyor, saatim sensizliğe
vuruyor
şimdi kalkıp da mutlu görünmenin bir manası yok
çiçek koklamanın, gezip tozmanın ve gülümsemenin
insan bir kere sensizliğe düşmeyegörsün
bundan sonra başka birisini sevenin diye küfre
sarıyor
gördüğü her rüyayı kahra yorsun
hayra düşman olsun
kalbim perişan olmuş hazan yemiş gül gibi
dut yemiş bülbül gibi tarumar olmuş
dostlar zehirli mar olmuş zalim olmuş yâr bile
kahrı sineye çekmiş âşık gibiyim
sebebi yâr yanağından ayrı düşmek olsa gerek
oturur içime ansızın çöken akşam karanlığı gibi
yokluğun
yıldızlarım düşer, kuşlarım susar, ışıklarım
kapanır
bir ben kalırım karanlığında sensizliğin, bir ishak
kuşu
bir de yalnızlık rüzgarının ıslığı, içim ürperir
elverir hüzne korkularım
uzanıverir yüreğime boylu boyunca gidişin
yalnız koyuşun, boş bir bardağa benzerim
taze içilmiş acıları, yudumlanmış tortuları
kalbe ziyandır şimdi her anı sensizliğin, akla
zarardır
bilmem ki kim kârdadır bu dünyada sensiz
kim yâr'dadır bensiz, kim har'dadır
hurdahaş olmuş seni sevmelerim
ıskartaya çıkmış hislerim,
kelepire düşmüş sözlerim
içimdeki sen avazını susturamıyorum bir türlü
sensizliği yaşıyorum sırılsıklam,
ayaz vurmuş yüreğime
can yaprağım kuruyor,
sol yanım ağrıyor,
kanım aksa adını yazar
yaşım dökülse adını boyar dört duvara
sesim çıksa seni anar,
yola çıksam ayaklarım sana döner
taşa yazsam adını taş çatlar,
suya yazsam su kurur
dünyam sensin anla halimi
seni dünyaya anlatsam, dünya durur
güneşe anlatsam, güneş söner,
yıldıza anlatsam, yıldız düşer
öyle bir yalnızlık olmuşsun ki bana
gözyaşlarımın değdiği yerde
zehir zıkkım bir aşk filizlenir
hüzünler boy verir,
ve ömrüm sen diye diye son bulur
her yerde sen
kabrimde bile
bakmışsın böceklere adını ezberletiyorum
daha ne diyeyim.
rabbim kalp vermiş bana "seni seveyim"
diye
onu ifa ediyorum