Antik çalgılar söyledi
iyilik gümüş bir tabuta sarılıp
gökyüzü mezarlığına atılmış
işlerini yürütürken taciz gemilerinin kaptanları
çocukların lir gövdeli bakışlarında
ürkek bir dağ ceylanını öldürdüler
ve yükü azap olan bir devin kollarında
antik bir ç’algı eşliğinde vicdana teğet geçen büyüme ayinleri
kirletiyorlardı atık sulardan geçen
köhne beyinli şehvet koleksiyoncularının ellerinde .
antik çalgılar söyledi
bahtı karartılan
çocuk gelinlerin tahtı mı olur
zehir sunan bir oyuncak bebek verilmiş ellerine
kovalamaca oynuyorum sanırken
sübyancı bir yaratıktan bozma
mide bulandırıcı bir çöplük yığılırmış üzerine
şeytanı gizlerde arayanlar cismini görsün diye
antik çalgılar söyledi
töre kurşunları intihar etmiş
bir bebeğin kundağında ki çığlıkta
çocuklar bu dünyada
ziyan olurken
gök parçalanmış mavi bir su gibi akmış
azap yağmurları olup hikayelerine
kayın ağaçları inlemiş
sussun bu acımasız tınılar
antik çalgıların solgun melodileri dursun
asla kirletemedikleri ruhumun tavan arasındaki
benim vicdan isimli gül ağacımdan doğma
sevgi dolu melodiler haykıran
eski radyom nerede…
Ayşegül Aşkım Karagöz