GÖĞE EREN BAŞ

Dinlenirken, simam da nazarın;

Çağrı…

Başkaldırışa,

Davet…

İpsiz bir dalışa,

İcabet…

sessiz bir haykırışa,

olsun istiyorsun !

Üç beş nöbetinde

İlkindiye inat çattığın kaşlar,

Kirpikle arasında saklıyor

bana ait secereyi…

Oysa, çağın gerisinde kalmış

Bir mermi sesi kadar

Düşkünüm sana

Bir cenin kadar

Muhtacım iltimasına !

Yine de açtım göğsümün

en kuytu yerini sana.

Gir bak derinlerime,

kulak ver o hüzzam sese.

Nasıl da çukurlaşıp oyuluyor.

Kadife bir karanfil davetine.
Çoğalt kıvrımları dudağında,

Ya gülümsediğini bileyim,

Ya özümsediğini…

İttifaka mugayir

Çiçek besleme bahçende

Dolanırsa gül dolansın yaprağına.

Ve bir yıldız düşsün,söz ile yazı arasına…

Silinip gitmesin yüzünden buse izleri.

Sümbülümsü kokular çoğalsın.
Azgın bir melek gibi,

güneşe kırbaç çalan,gök ve  deniz…

Varsın zifiri karanlık olsun.

Gece, benim sırtımda yük,

Gün, senin bahtında aysın.

Sen, gözlerini ufuklarımdan ayırma.

Tut tutabildiğin kadar ışıklarımdan,

Yokluğum alnından öpmeden şimdi,

Sakla sen göğüs kafesinde sevgimi

Bilelim başımızın göğe erdiğini.

                      Müşteba Güneş 

( Göğe Eren Baş başlıklı yazı Musteba tarafından 12.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu