Adam
yatıyordu boylu boyunca yatağında.
Sevgili
yanı başında gözü yaşlı bir şekilde oturuyordu.
Kötüleşince
adam haber vermişlerdi ona, belki de son nefesinde bir mucize olur da ayağa
kalkar.
- Nen var
kuzum? diye titrek bir sesle soruyordu. Adam bitkindi
belliydi bu. Kadını görünce son bir nefesle canlanıverdi. Ölümden önce son bir
canlanma olur ya öyle.
-
Nem yok ki senden başka! Ağır bir sensizlik geçiriyorum. Yok bunun çaresi biliyorum,
senden başka çaresi yok. İnsanı bir damlaya sığdıran rabbim, bir kalbe dünya
kadar hüznü de sığdırmış.
- Sana ne
diyeceğimi bilemiyorum. Ama çok geç kaldım affet beni lütfen.
-
Deme! Her yanım terk-i terk içinde. Ağrıyor değdiğin her yerim. Gözlerim yaş
içinde, kalbim taş olmak üzre! Ellerim boşlukta, dudağım çatlamakta... Üzerimden
bir kamyon geçmiş adeta. Sensizlik
nakavt etmiş beni. Sayıyor hakem; 1, 2, 3 diye. Aşkına mağlubum, hem de hükmen.
-Ne olacak peki, senin bu üzgün ve ölgün
halin?
-
Ağır bir sensizlik geçiriyorum. Sensizlik komasındayım. Rabbim komasın hiç
kimseyi sevdiğinden ayrı yere, düşürmesin başka akla, başka kalbe muhtaç
eylemesin. Yok mudur Allah rızası için sensizliğin bir çaresi? Yüreğimin
iyileşmez yarası, kalbimin simsiyah papatyası! Kim sevebilir seni benim kadar?
Benim kadar kim sevebilir seni? Yüreğini söküp göğüs kafesinden kim atabilir
ayağının önüne? Yok öyle ucuz mu ucuz aşk bizde! Sevdik mi, rabbim bilir,
ölümüne severiz. Alayına düz gideriz, aklını alırız sevdiğimizin, kalbini parselleriz, ikamet ederiz ebedi, severiz
edebi. Emri hak vaki olsa şu an razıyım artık. Gözüm açık gitmeyecek.
- Böyle konuşma üzülüyorum. Ölecekmişsin
gibi seviyorsun.
-
Halimde acayip bir durum yok ki! Sırf bu yüzden de olsa üzülme! Sadece ağır bir
sensizlik geçiriyorum. Buhran üstüne
buhran, kahır üstüne kahır... Bu kadar mı yüklenilir bir kalbe? İşin yok
çağır tabibi, biliyorum yoktur bunun ilacı. İşin yoksa çağır Lokman'ı.... Ey
gönlümün sarsılmaz hükümdarı, senden başka yok bu gönlün şifası. Dilimde aşkın
duası... Rabbim sen bizleri sahiden sevenlerden eyle!
- Ne yapacaksın peki? İyileşecek misin?
-
Gündüzüm gece olmuş, gecem katrana dönmüş. Var mı daha koyusu karanlığın? Ben mezarın
içinde olsam bile başka bir mezar da benim içimdedir. Kıvamını bulmuş
yalnızlığım. Ne yana baksam senden bir hatıra var. Ne yazsam senden bir kelime...
Ne düşünsem senden bir fikir... Ne söylesem senden bir kelam... Bu kadar mı
müdahil olunur bir adamın ömrüne? Bu denli mi tutulma gerçekleşir? Ay utansın,
güneş yüzünü örtsün. Ve her ikisi de tutulma görsün.
- Neler yaşıyorsun sen farkında mısın?
-
Aklımı aldın, kalbime dokunma sakın! Her
şeyin farkındayım.Aklından bile geçirme ayrılığı. Sensizlik benim en büyük
rütbemdir. Onsuz yaşama, yaşam mı diyeceğim şimdi? Git işine. Onu yaşıyorum her
an,dembedem... Ömrüm hiç de ummadığım kadar sende geçiyor. Rabbim, bu ne büyük
bir bahtiyarlıktır. Son anlarım da dahi seni gönderdi bana. Ölsem de gam yemem daha.
-Böyle konuşma, korkuyorum.
- Korkunun ecele faydası yok be Papatyam! Bunu bu dünyada en
iyi bilenlerdensin. Bu dünya olmazsa öbür dünyada ama mutlaka bir olacağız.
- Yapma!
-
Kaderimiz bu yaptığım bir şey yok. Alna yazılan yaşanır, hangi silgi silecek ki
bunu hangi kalem yeniden yazabilir ki? Bir kuştu gönlüm kabul et kondu bu
dünyaya.Gelip senin kalp dalına tutundu, sana şarkılar söyledi ve şimdi de uçup
gidecek. Bir güzellikti göz açıp kapancıya kadar ayan oldu sana ve neticelendi.
Hakkını helal et güzelim seni haddinden fazla sevdiğim için, hakkım mıydı
bilmiyorum ama hakkımdan öte sevdiğim için. Adını ötelerde sayıklayacağım hep
ve sen kulağını açıp duyacaksın sana söylediklerimi. Kimi zaman bir rüyanın
ortasında, kimi zaman dalıp gittiğin bir anda. Kimi zaman bir şiirin dizesinde
kimi zaman bir romanın kahramanında çıkacağım karşına. Asla eksik etmeyeceğim
sende kendimi. Asla unutturmayacağım.
Aşkını
helal et son bir kez.
Aşkını
helal et sevdiceğim.
- Helal olsun. Binlerce kez, milyonlarca...
Gözleri
sabit bir noktaya takılı kaldı adamın.
Yüzü
aydınlıktı.
Dudağı
gülümsüyordu.
Elleri
iki yana düştü. Avucunda saklamış olduğu kurumuş papatya da kadının gönlüne
düştü. Papatyalar kuruduğunda onu seven adamlar da ölüyordu. Vakit
kaybetmeden...