siz karanfillicenin hikayesini bilir misiniz sayın bayan
hüzün üstü
gece yarısı
Karanfillice
adını işler kasnakta
çığlık kuşlarının kumaşta raks eden gölgesini yakalar
benliğini esir alan köleye
kuş kanatlarını dolayıp
uçar hayallerince
hayallerinizin çatısından geçer belki
hissetmezsiniz
çünkü damarlarınız yırtılır
hücreleriniz dağılır görseniz bakışlarını
karanfillice kuş soyundandır
özgür ruhunda morartılar taşır
senelerce
siz bilemezsiniz
şafak üstü
şiir arası
karanfillice
eski bir gaz lambası ışığında
sesini türkuaz bir rüzgâra
tutkularını ezberlediği aşk şiirlerine verir
kumaşın her gerilişinde
biraz daha yaklaşır gökyüzüne
hayallerine eşlik eder renk renk iplikler
gökyüzü yeryüzüne karışır o an
penceresini sarar
gül kokulu alevler
yanar sarmaşıklar
begonviller tutuşur
nefes kesen orman gümbürtüleri gibi
ağlar
karanfillice
siz duyamazsınız
sabah üstü
şafak yankısı
Karanfillice
pencere çiçeği
süt liman sessizlikte saf duru bir yelkenli gözleri
kayan yıldızlardan azade
bengi sevdalara kapılmış derin
saçlarında dolaşan elleri tercümanıdır
kırlangıç seslerinin
pencere önünde loş bir çerçevede
gençliği bir meltem gibi salınır
hisseder o meltemleri özler
hırçın lodoslarda üşüyünce..
siz şu an ya sevgilinizin kollarında
ya da sıcacık evinizdesiniz
fakat karanfiller boyun eğmez
onuruyla üşür
siz hissedemezsiniz
şiir üstü
mısra illüzyonları
kağıt tomarları arasında tükenir
düşer kasnaktan ömrü
mum ve derinlik düşer
başı koltuktan bir yana
dikiş kutusu tangır tungur
saati duvardan
sessizlik edasıyla
kum sesiyle okyanusa dökülür
saçları topraktır şimdi
ne raks eden kasnak kuşları
ne açlık ne kölelik
asıl mesele onuruyla
karanfillice ölebilmektir.
üzgünüm sayın bayan
ellerinize hunharca p a r a kokusu sinmiş
siz karanfillice olamazsınız .
Ayşegül A. Karagöz