Bırak işi, stresi, kalabalığı,
Ver elini çıkalım bizim yaylaya!
Ani ve usulca olsun gidişimiz.
Söyleme bence;
Fatoş’a, Meryem’e, Ayla’ya…
Ulu çınarın gölgesinde nefeslenelim,
Soğuk pınarından kana kana su içelim.
Sonra bahçelere geçelim,
Sen yenidünyaları topla, ben can eriklerini,
Acıkınca gün ortası,
Serelim sofrayı çimenlere,
Köy peyniri, yoğurdu, yumurtası…
Akşam olunca tahta kulübemizin
Gökyüzüne bakan penceresinden,
Mehtabı temaşa ederken,
Yudumlayalım papatya çayını.
Sana bir şiir okuyayım serbest,
Ne kafiye olsun, ne hece,
Gözlerim gözlerine dalsın öylece.
Aşk yorgunu, iş yorgunu, düş yorgunu
Bedenlerimizi örtsün gece.
Cırcır böcekleri, guguk kuşları, derenin çağıltısı,
Başlasın senfoniye…
Kedersiz bir güne uyanırken,
Güneşten önce kekik, akasya kokusu,
Ve çilli bir horoz günaydın desin bize!
Mantar, yaban çileği, nergis toplamaya çıkalım,
Doru atlar toynaklarıyla ezmeden önce.
Haydi, gel çıkalım bizim yaylaya!
Ani ve usulca olsun gidişimiz.
Söyleme bence;
Hazal’a, Aysel’e, Oya’ya…
Muhittin Alaca
30.04.2017