Adam öfkeyle, kafasını yarım açılmış cama doğru uzattı;
—Kırdırma kapını, camlarını, çık dışarı.
Aslan, adamın lafla yola gelmeyeceğini anlamıştı.
—Peki beyefendi ama önce fıs fıs buyurun.
Adamın yüzüne kapkaççılara sıkılan spreyden sıktı. Adam bağırırken, hemen geri vitese aldı, sonra sol yapıp, gaza bastı. İlerde de hemen ara sokaklara dalıp, izini kaybettirdi. Aslan;
—Bak Can okumanın faydaları. Erkekliğin kanununu, kurallarını okudum ve şimdi de kuralların onda dokuzunu uyguluyorum.
Can gülmekten çatlıyordu;
—Dayı, bu bayanların kullandığı gaz için babamla dalga geçecektin, akşam unutma.
—Bana bak, sana da gülme gazı sıkarım, kes sesini.
—Ben zaten gülüyorum.
—O zaman gülmeme gazı sıkarım. Hah, bu ara sokaktan daha çabuk geldik ya… İşte mülakatın yapılacağı bina.
Arabayı park etti. Binanın önünde mülakat için bekleyenlerin sırasına geçti. Elinde de arabadan aldığı ayakkabı boyası vardı.
—Can, önce sıramı kapayım da, ayakkabımı boyayınca sen arabaya bırakıverirsin.
Sıranın en sonundakilere sordu;
—Mülakat başladı mı?
—Biraz sonra çağırmaya başlayacaklarmış.
—İyi iyi.
Aslan, sıranın en sonunda, bir kaldırım taşına ufak bir gazete parçası koyup oturdu, ayakkabısını boyamaya başladı.
Aslan, ayakkabısını boyarken, yoldan şık giyimli bir adam onlara doğru yaklaştı, gülerek;
—Kendi ayakkabını mı boyuyorsun?
Aslan çevrede ayakkabı boyacısı görmemişti ama adamın da dalga geçmek için söylediğini düşünmüştü. Öfkeli bir sesle cevap verdi;
—Evet, kendi ayakkabılarımı boyuyorum. Sen kimlerin ayakkabısını boyuyorsun?
Adam, yüzü bozulmuş halde sıranın önlerine doğru yürümeye kalktı. Aslan hemen atılıp önüne dikildi;
—Hop birader, sınava gireceksen, sıranın sonu burası.
Adam canı sıkılmış halde cevap verdi.
—Hayır, iş sınavına girmeyeceğim. Benim iyi bir işim var zaten.
Aslan önünden çekildi;
—İyi bir iş ha, aman aman hava da atarmış.
Aslan ayakkabı boyasını Can’a verdi, arabaya gönderdi. Can dönüşte biraz sitemli;
—Dayı ya, herkesle kavga etmek zorunda mısın?
—Adam bana hava attı görmedin mi? Hem ne olacak, adam yoldaki gibi iri yarı değildi ki.
Bir süre daha beklediler, sonunda Aslan’ı da mülakata çağırdılar. Aslan;
—Merak etme Can, bu kez hiçbir sorun çıkmayacak.
—Hadi dayı göreyim seni.
Aslan mülakat için binaya girdi ve çabucak geri döndü. Can merakla;
—Ne oldu dayı ya? Çok çabuk geldin.
Aslan, suçlu suçlu söylendi;
—Hiç sorma, ayakkabı boyamama laf söyledi diye dayılandığım adam var ya… Mülakatta komisyon başkanı çıktı.
Arabaya binerken, Can gülmemek için ağzını sıkı sıkı yumdu.
*** *** ***
İş başvuruları boşa çıkan Aslan birkaç gün dinlenmiş ve yürüyecek hale gelmişti. O gün sabah, Can’ın kalktığı saatte kalkmış, kahvaltı masasına oturmuştu.
—Eeee… Can dersler nasıl. Bana bak, yine aynı şeyi sordun deme, bu sefer dersler başlamıştır.
—Çoğu dersim iyi de, Türkçe dersi hâlâ boş geçiyor.
—Niye ?
—Tayin edilen öğretmen rapor almış demiştim ya hala gelmedi, tedavi görüyormuş.
—Hadi ya, geçmiş olsun da size de yazık oluyor. Aslında benim Türkçem iyidir, dersler boş geçeceğine ben geleyim.
—Yok dayı, ona izin vermezler de, fakat bazı boş derslere öğretmen olmayan akrabalarını getirip bizi kandırdıkları oluyordu.
—Eeee…?
—Bu günkü Türkçe dersi boş geçecek ya, bu gün de sen gel, öğretmen gibi davran da arkadaşları kandıralım.
—Ciddi misin?
—Ayıp ettin dayı.
—İyi de senin dayın olduğumu anlarlar.
—Okula yaklaşınca ayrılırız. Ben sana sınıfımızı tarif ederim. Zaten ilk iki ders Türkçe.
—Tamam be, anlaştık. Ha, sınıfta sana dayılanan, döven filan var mı bu arada?
—Yoo, arkadaşlarımla aram çok iyi. Niye sordun, dövecek misin?
—Yok canım, “Can’a ben de gıcık oluyorum, iyi ki dövüyorsun” diye tebrik edeceğim.
—Dayııı…
—Şaka canım, şaka… ama düşünüyorum da, fena fikir de değil. Ben dövsem hemen babana, deden koşuyorsun, rahatça dövemiyorum ya o açıdan.
—Hadi dayı, hemen kalk, takım elbiselerinden birini giy….
—Hay Allah seçmek zor olacak, o kadar takım elbise arasından.
—Kaç tane var?
—10 eksi 9 eşittir kaç eder?
—Bir tane mi?
—Matematiğin fena değilmiş. Allah Allah, ‘Takım elbiselerinden birini giy!’ miş. Lafa bak, sanki 10 tane var.
—Dayı geç kalıyoruz.
—Her zaman ‘Genç’ kalırım ben.
*** *** ***
Aslan, Can’ın tarifine göre sınıfı bulup, giriyor.
( Aslan Dayım - 12 başlıklı yazı ahmet-unal-c tarafından 5.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu