BABAM BİR GÖÇMEN İŞÇİ

 

Hani  bir  gün  ansızın

Çıkıp  gitmiştin ya  baba.

Hani  çocuktum ya  ben.

Hani  amansız bir  kış vardı ya

Dağların oymaklarında ayaz çatlardı

Sanki bir fısıltıya yıldırım çakar  gibi.

Sanki bir çığ düşer gibi gözyaşına

Göz kapakların hapsederdi düşecek damlaları.

 

Düşüncelerin sultada

Tetikte  bekliyordu

Sessiz baba.

Dam evlerde mertekler

Kerpiç duvarlar üstüne oturmuş uçları.

Buz sarkıtları bir kılıç gibi. 

Beyaz karlarla örtülü dağların kıvrımından

Bir oymağı geçince ilk yaz dilleniyordu.

O ilk yazda çiçek açtı yeni diktiğin fide.

Issızlıklar gömülmüştü vadiye

Biz hala seni bekliyoruz baba.

 

Emeğini yüreğine yüklemiş babam !..

Koskoca şehirde yalnızdı, çaresizdi.

Çocuklarının düşü uyandırırdı 

Çalar saatten önce işe. 

Sabah sessiz ve soğuk kaldırımlara düşerdi

Uykusuz gecelerinin mahmurluğu. 

Ve buz keserdi parmak uçları  

Su alan ayakkabıları içinde.

Ya plastik eldiven içindeki 

Sızlayan elleri

Nefesine tutardın ısınsın diye. 

Sonra kaldırımlarda ateş yakardınız değil mi baba.

Dudaklarınız titrerdi çaresiz kelimelere.

“Şimdi bir çay olsa

İçilir” derdiniz demli.

 

Bir göçmen işçiydin bu koskoca şehirde.

Bir göçmen işçiyi aydınlatırdı

Gecenin odalara sinen karanlığını kovarken

Yaktığın lamba.

Uyanır mıydın şimdi bir tatlı nefese.

Unuttum diyordun kadınımın yüzünü 

Unuttum çocuklarımın gülüşünü

Ve çomarın havlamasını olur olmaz sese.

 

Bu koskoca şehrin sokaktan damarları, 

Dolup dolup boşalıyordu insanlarla ve dertle.

Asfalta siydiren delik su borusunun

Tamiratı için ordaydılar.

Sen hıncını kazdığın toprakta 

Sabah ayazını içiyordun mutluluğu için çocuklarının.

Kiminin içine yel girmiş gibi

Gurbet çeken sevişmenin düşünde,

Sarı  saman tınazında mevsimin

Aşklarını düşünürdün çocukluğunun.

“Aşkımız kuşluk vaktinde güzeldir” derdin.

Ya mahmur dudaklarda öpüşmenin tadı,

Bir hayal görür gibi.

Kaldırıldığın hasta hanenin yatağında

Başın dönüyordu hala  

Düşüp bayılışından bu yana.

 

Bir gelini bezer gibi papatya.

Güneşe selam durur gibi ay çiçekleri

Gerdan kırarlar boyunlarını büküp.

Çiğ taneleri yaprak uçlarında

Damlalarını döküp

Birazdan buhar olacaklar 

Yazdan kalma güneşin tortusundan.

Ve sonra üşüyeceksin sıcaklar içinde

Bir zemheri ayazında.

Dokunacak doğanın elleri  gizli

Belki de bir pastırma yazında.

Kendine geleceksin babam.

Yalnızca hasret nöbet tutacak

Yanı başında.


Ahmet Canbaba

( Babam Bir Göçmen İşçi başlıklı yazı AhmetCanbaba tarafından 9.07.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu