Güneş;
doğunca
ışık sacınca tane tane
saçlarında kır çiçekleri açmış
Rüzgar;
ovadan esen poyraz
gözü nemli nilüfer kokusu ovadan
deniz mavisi o küçücük gölden
taşarak akıyor kızıl toprağa
filizlenen karanfiller huzursuz
''''
sesimin isyankar uğultusu
sesimin alaca karanlığı
sesimin namağlup isyanı
ve dağlara doğru
akıyor rüzgarın fısıltısı
dağ ve akasyalar
mor dağlar ağlıyor
düşen yağmurlar
denizin uğultusu
sesimin yankısı
kan kızılı
kumsal altın saçları güneşin
bütün savaşlar arasında
sessizlik acemi süvari
namluların son sevişmesi
sığmıyor tüm barışlara
umutlarımız küçükken öldü
anlından öptüğüm hürriyet
rüzgârına kapıldığım aşk
gözlerin eskilerde kalan bir anı
sabahın dördünde tutulduğum
karanlığı tutuşturan şafak doğarken
eski mağlubiyetlerimin devrimi
gölgeler ile dövüşen yumruklarım
ağlardık tan doğduğu zaman mavimsi
hece hece destan yazardım
ibadete dururdum gök gürlerken
sen alafranga şarkılar söylerken
sigara yakardım nefesimiz buharlaşırken
dünya dönerken umursamazdık mehtabı
alev alev yanarken eflatun hayallerimiz
gizlice şiir yazardım yıldızlar düşerken
gölgeler geceye pusu kurduğu zaman
ay senfoni biçiminde yaklaştığı zaman
kardelenler ıssızca solduğu zaman
yanarım gözlerin beni zapt ettiği zaman
günüme güneş doğarken, Elif gibi mavi..
Suskun//