Siz bile kolektif bir miras olmadan Hamlet yazamazsınız.
Hamlet'i yazmaya için siz de; mutlak hazır bir ön envanter; yani kolektif
mirasın olması gerekir. Şunların olması da gerekir. Düşüncelerinizin ses ve
yazı iletilmesi olan tutumlarınız da mutlaka; "kolektif tanımlı öznel
anlama olması gerekir. Hamlet’i yazma kolektif lige dönüşen süreçler olukla;
sizin "kolektif bir öznel anlayışlı bilinç birliğimizin" olması
gerekir. Yazdığınız konu kolektif. Yazılanı iletme ve iletme araçları da
kolektiftir.
Bunlar o kolektif ligin kendi referans noktasıdır. Kendi kolektif
liginin kendi geri bağlanım yasasıdır. Demek ki söz ve yazı dili o kolektif
ligin geri bağlanımla referans ya da dayanak noktasıdır. Yani "Taş"
diye seslendiğiniz de ben de (kolektif yapıyı oluşanlar da) aynı şeyi
anlamalılar. Aynı şeyi anlamakta aynı şartların içinde olmaktır. Aynı şeyi
anlamıyorsak sizin "hamlet" yazmanızın da bir anlamı kalmaz. Ve dahi
sizin Hamlet'i yazmanız da geçmiş ve kolektif background üzerinedir (geri
bağlanım yasalı ön envanterler üzerindedir). Hamlet’i, hamlet yapan ve yazanı yazar yapan süreçler de;
bilinç te; süreç araçları da geri bağlanım olan kolektif oluştur.
Sizin Hamlet’i kolektif mirasla, kolektif tanımlı geri
bağlanımlar üzerinde seslenip, yazmanız gerekir. Yani siz kendi düşüncenizi,
diğer öznelerin anlamaları için siz de söylem ve yazılarınızı; eylemlerinizi
kolektifin kullandığı biçimde kalıp düşüncelerle; kolektif tanımlı söz ve hece
cümlesi haline getiren modülasyonlarıyla olma içinde birisi, olmanız gerekir.
Yani siz kolektif tanımlı sözcük anlamları üzerinde düşünce
üreten, kolektif sözcük anlamlarıyla düşünce ortaya koyan biri olmak
zorundasınız. Bu da geri bağlanım yasasıdır. Bu düşünceleri, ortak tanımlı
(kolektif tanımlı) sözler halinde konuşmakla, yazmakla, eylemleşmekle iletime
yapmak zorundasınız. Gerisi, sizle; kolektif olanın ya da kolektif olanla sizin
diyalektik (eytişimse) olmanızdır. Bu nedenle biz, kolektif öğrenir; kolektif
anlatırız. Kolektifle okur-yazarız. Kolektife okutur yazdırırız.
Sözlerimizi "harf" denen "kolektif tanımlı;
kolektif bulgulara" dökmek zorundayız. Papirüs üzerine, taş tabletler
üzerine yazarız bunlar da kolektifin ürünüdürler. Biz, her gün dünyayı yeniden keşfetmemek
için kolektif miras olanı öğreniriz. Yani bizler her kişinin doğum ve ölümüyle
yeniden ve yeniden taş tabletleri, papirüs kâğıtlarını kalemi, mürekkebi
alfabeyi vs. her seferinde ilk kez bulmaya uğraşmayız.
Bu nedenle biz Hamlet’i yazarken kolektifin ortaya koyduğu çelişkin
yapı içinde ağacı kâğıt yapan, kâğıdı kitap halinde basan matbaayı bulan
kolektif akıl üzerine olmakla hazır zemindeyizdir. Bu hazır süreci yeni
durumlarla biz ileri götürürüz. İleri götürdüklerimizle biz de, ilerideki
kişileri kolektif yapacağız. Yani tekil iken bile duygu olarak, düşünce olarak,
kapasite, yetenek olarak, eylemseli olukla ve kullanılan bilgi araç gereçle
kolektifizdir. Zaman da kolektiftir; akış ta. Bunların terennüm edilen
yaşanmasındaki algı ve duyguların tüketilmesi de özeldir, özneldir.
Ve "Hamlet’i" yazma sürecini siz değil, kolektif
ortaya koyacaktır. Toplumcu kolektif yapı, başlangıç koşullarından beri artı
emeği ile size iki olanak kazandırmaktadır. Bunlardan biri grup (sektör) içinde
sizi de aynı şeyi ürettirir olmanın eylemi içinde kılmamakla size kundura gibi
hamlet yazma gibi farklı kullanımlı eylem içinde olmanızı ortaya çıkarır. Toplum
bir değil, bir çok sektördür.
Siz Hamlet’i yazarken o sektörler sizin buğdayınızı,
sağlığınızı üretip; güvenliğinizi ortaya kor. Hamlet’i yazma sırasında buğdayı, sağlığı, güvenliği
olmayan kişi; Hamlet yazamaz. Kolektif yapı sizler üzerinde farklı bir ürettirme yapmanın organizeler sürekliliğini
ortaya koyar.
İkinci olukla kolektifin ürettiği araçla çalışma
teknikleriyle (otomasyonlarla) "kolektif olan toplumun artık emek gücü"
ile kolektif yapı sizler için giderek artan bir boş zaman ortaya koyar. Böylece
yeni buluşlar için araştırma geliştirmeye zaman ayırırsınız. Hayati olmasa da
sanata ve diğer yaşamsa hazlı olan süreçler ile yaşamınızı lüks kılan, akla
hayale gelmez hokkabazlık gibi kullanım değerini size ürettirir.
Ortaya konacak olan Hamlet’in yazıldığı sıra süresince kolektif
güç size çalışır. Siz kolektif bilinçle Hamlet’e çalışın diye. Hamlet’in yazılma süreci boyunca siz değil de,
sizin yerinize; siz Hamlet’i yazabilesiniz diye; sanatı ortaya koyabilesiniz
diye kolektif güç yediğiniz ekmeğinizin buğdayı için tarlayı sürüp eker. Onu un
haline getirip yoğurup; çalı-çırpı toplayıp; ateş yakar. Ateşte hamuru pişirir.
Pişirdiğini ekmek olukla hamlet yazarken önünüze koyar.
Yine siz Hamlet’i yazarken bu sırada oluşan başınızın, dişinizin,
karnınızın ağrıları için elinizin altında bulunan kolektif birikimli ilacı
kullanırsınız. Hamlet’i yazmanız sırasında kolektif sizi olası bir aslan ya da
yamyam veya darp, gasp, cinayet gibi tehditleri önlediği gibi kaygı içinde
olmanızı da önler. Kaygı içindeki adam değil hamlet yazmak üretemez karın bile
doyuramaz.
Kısaca güvenlik kaygılarınızı gideren kolektif yaşam olmazsa
siz; "bak ben Hamlet’i" yazdım. Haydi, sen de "Hamlet" yaz
da görelim?" diyene karşı sizin de; “kolektif olmasa sen de nah Hamlet’i
ortaya koyardın" diyen bir sivri zekânız olmayacaktı! Elbette bu
zorunlulukla böyle olacaktı. Hamlet’i yazan da android telefonu ortaya
koyamayacaktı. Android telefonu üreten sektörde buğday üretemeyecek buğday
üreten de bunları yapamayacaktı.
Çiftçi android telefonu yapamıyorsa bu çiftçinin android
telefonu yapmağa yetersiz ya da yeteneksiz oluşundan değildir. Aksine kolektif
süreçte siz çiftçiliğe göre düşünce ve eylemlerle eğilimli edildiğiniz için
çiftçiliği de türlü türlü en iyi şekil yapmanın mesai harcamasıyla, çiftçi gibi
düşünmeye başlarsınız.
Çoban olmadan, koyun sürünüz olmadan; koyunun güvenliğini
sağlama; koyunu semirtme düşünceniz olmadan; elinizde süt olmadan çoban gibi
düşünemezsiniz. Çiftçi gibi düşünüldüğü için çiftçi olunmaz. Şundandır ki atalarımız
milyonlarca yıl çiftçilik yapamamıştı. Bu söyleme göre atalarımız baştan beri
çiftçi gibi düşünüyor olmakla baştan beri çiftçi olmaları gerekirdi. Eğer çoban
gibi düşünüldüğü için çoban olunsaydı atalarımız şunun şurasında 12 000 yıldır
değil de milyonlarca yıldır çoban olurlardı değil mi?
Eş deyişle Shakespeare (Şekspir); ortada olmayan Hamlet gibi
düşündüğü için Hamlet’i yazmamıştır. Kolektif süreç, Hamlet’i düşündürür sosyo
toplum çelişkilerini ortaya koyduğu için ve kolektif süreç Şekspir’e Hamlet
yazma olanağı tanımış olur. Ortada toplum ve kolektif oluş yoksa Hamlet
yazılamaz. Şekspir bu koşullarda hamlet gibi düşünüp, Hamlet’i yazmıştır. Hamlet
yazmayı çiftçide bekleyemez olacağınıza göre, Şekspir’den de çiftçilik
beklemeyin.
Gözümüzde, düşünmesini; kulağımız da görmesini beklemeyin.
Ama kulak hücresinden istenirse önce bağımsızlaşan hücreyle; sonrada bağımsızlaşan
bu yeni hücrelerle göz tipi yeni bir bağıntıyla ortaya koyup, bu hücrelerde de görme
yetisi rahatlıkla ortaya konabilir. Eğer Hamlet’çe düşünüldüğü için hamlet
yazılsaydı Şekspir’den önce onlarca yüz binlerce yıl önceden beri Hamlet’ler
olurdu değil mi?
Çoban gibi düşünemezsiniz. Çoban kişi, kolektif oluşla tıpkı
göz hücrelerin de olan özel bağıntılı durum kılınır. Çoban düşünce eylem ve
yapa bilirlik olukla tüm enerji ve dikkatini çobanlığa yönlendirir. Kişi günlük çalışmalarını çobanlık ya da çiftçilikle
ilgili çalışmaları nedenle kendisini sınırlar.
Çünkü çobanlıkla her tür farklı kullanımını
karşılayacağından, kararlı (istikrarlı) durum içinde olur. Genellikle hamlet yazma gibi başka tür enerji
harcama eğilimine pek pek merak sarmaz. Yani kolektif süreç te çiftçiliğe;
bilgisayar programlama süreçlerini akıtmayıp sadece çiftçilik süreçlerini
akıttığından ötürü, çiftçilik az da olsa diğer şeylere yönelimli olmaya karşı barajlıdır.
Çok kişi barajı aşmaya enerji harcamaktansa çiftçilik ile istikrarlı olur. Bu kendi
içinde kapalı oluştan ötürü çiftçi android üretemez.
Ayni şekilde bir android üreten kişi de, tıpkı aynı
hücrelerin gözde görme ile kalp içinde kan pompalama; beyinde de düşünce üretir
olarak korteksle; özelleşirler. Kendi aralarında göze, kalbe, beyne göre organize
oluş bağıntısı olmaları nedenle yapabilecekleri her bir diğer işi, bu bağıntı
nedenle yapamazlar. Çiftçi hamlet
yazamıyor da; Hamlet yazan uzay mekiği mi programlıyor?
Göz; "kalbe haydi sende benim gibi gör bakalım"
demediği gibi beyin de göze; "haydi sen de benim gibi aritmetik yap, düşün
yargıla, senin görme dediğini anlamlı hale getir bakalım" demez. Böylesi
söylem gerçeği karartan sömürü dilidir. Şu da var ki çiftçi, çiftçi gibi düşündüğü
için çiftçi olmamıştır.
Aksine çiftçi kolektif yapı içinde "çiftçi olmakla özel
bağıntılı sözleşme kılınmasıyla; çiftçi olur. Çiftçi olduğu için de; çiftçi
gibi eker, biçer, düşünür ve çevresini çiftçi gibi etkiler. Aksi halde çiftçi
olmakla, çiftçi gibi düşünemeseydi, buğday üretemezdi. Çiftçiliğin alan eğilimi size, kolaylıkla
hamlet yazma şansı tanımaz. Hamlet yazma alanı da, hamlet yazana; kolay kolay
android yapma şansı tanımaz.
Aynı şekilde Hamlet'i yazan da; Hamlet'i yazan beyin yetenek
olduğu için; hamlet yazmayı düşündüğü için; Hamlet'i yazmamıştır. Kişi, Hamlet
yazmayı hazır eden kolektif bir yapı içine doğmakla hamlet yazacak ortamla
tanışıp, karşılaşmakla ve toplumun da bir kısım kişilerini o yöne eğilimli
yapmasıyla o kişi Hamlet’i yazmıştır.
Eş deyişle hamlet yazılan kolektif ortamla karşılaşmayan
kişi, Şekspir de olsa "Hamlet" yazamazdı. Abdi Ağaları olmayan bir ön
ittifak içinde, İnce Mehmet yazmak; İnce Mehmet gibi düşünmek olanaksızdır.
Abdi Ağaların ortaya çıktığı; kolektif oluşun üzerine Abdi
Ağa kılıfının çekildiği köleci sisteme geçince de; Abdi Ağa gibi sömürücü bir
zalime karşı duran "İnce Memed" gibi düşünmemek te olanaksızdı. Bu alana
eğim ettirilen kişilerin hepsi İnce Memed’i yazamazsa da "Onuncu
köyü" yazar, Zübüğü yazar vs. Sadece Hamlet’i yazmakla Hamlet’i abartmakla
da süreç anlaşılmaz olur. Bu da sürüp giden sömürü düzenini karartmak olur.