Bu nedenle üretir olmanın bu aşamayla üretim; en temel zorunlu bir eylem olmuştu. Tüketmek için üretmek ve üretmek için de tüketmek zorundaydınız. Üreten, tüketendi. Tüketen de üretendi. Üretme işi, avcılık ve toplayıcılığın yerine geçti. Üretenin tüketici; tüketenin de üretici olduğu yerde kâr, zarar, kazanç yoktu. Doğa; bulut, toprak, taş, aslan, meyve, mikrop vs. oluklarıyla ve her bir şeyiyle mutlaka sunusu yapılan ortamdı.


 


Ve ortam sıcağıyla soğuğuyla, aydınlık ve karanlık korkusuyla; kısaca haz ve elemiyle birlikte her şeyin her şeye bir etkisiydi. Bu etki özel bağıntılı durumları içinde bir yerdeki süredurum zürafanın, aslanın, meyvenin, denizin, balığın vs. olup olmamasıyla da özel bağıntılı olan bir alan etkisiydi. Kutuplar, çöller, Amik Ovası vs. özel bağıntılı özel bir alan etkisiydi.


 


Balığı olmayan bir alan etkisi içinde olan sizin canınız balık istemediği gibi bu alan etkisi içinde siz; balığa da yönelimli olamazdınız. Böyle bir alan etkisi sizde balık avlamanın belirimlerini ortaya koyamazdı. Bir alan etkisi içinde bir yiyeceğin bulunması ya da hiç bulunmaması veya az bulunması yahut ta yiyecek bolluğu veya yiyeceğin kıtlığı o yerin özel alan etkisiydi.  


 


Özel bağıntılı alan etkisine bağlı kalış; etki alanında biçare oluşlarla sağlar olmaydı. Ve o alan içine güdülmekti. Sizin; sizi güden o şeylerin üretimlerini yapıyor olmanız da sizin doğaya karşı üretim hareketi üzerinde; alan etkisine karşı bağımsızlığınızdı. Bağımsızlaşma her bir bağıntı zorunluluğun belirmesi içinde sizin bu zorunluluğu üretir olma nedeni ile sağlamalar yapmanız da; özgürlüktü.


 


Alan etkisi zorunluydu. Alan etkisi zorunluluklarınızı belirliyordu. Zorunluluklarınız da; doğrudan doğruya doğada bulunulan kadarla yetinmek yerine; zorunluluklar üretimi yapılan sağlamalar olmakla özgürlüktü. Zorunluluk varsa, zorunluluğun alt edilmesi bilinci olan özgürlük te vardı. Zorunluluk yoksa ve zorunluluğa bağlı olukla; zorunluluğun üretimi de yoksa özgürlük te yoktur.


 


Üretimin parça parça organize işlerden oluşur. İşbirliğinden oluşur. Ve karşılıklı sekans hareketli parça eylemler olması ile sekanslı eylemler de bütüne ya da entegrasyona göredir. Üretim hareketinin bütüne göre tümler oluşu da; tümle ten üzerinde geriye yansır. Yansıma tümlere göre parçalardır. Parçalar, tümlere bağıntılı her bir kişilerin, kişiler karşısında durumuyla; hem hakkı, hem de hak edişi olmuştur.


 


Üretim hareketinin temeli dahi; totem meslekli üretim ve üretim bilinciyle başlamıştı. Üretim; kişiler üzerinde çevrimlikten işler olmakla zorunlu bir kolektif hareketti. Ve yine üretim; kişiler üzerinde sağlama olukla; kişisel ve parça süreçler tümleriydi. Üretim kolektif ve parçalı sürecin tümleşmeye gitmesiydi.


 


Tüketim kişisel ve tüme doğru giden bütünleşmiş sürecin kişiye doğru parçalı hak ediş olmasıydı. Hak, vaz geçilemez bir toplum sal bağıttır. Hak tüketim olukla ve üretim olukla gerçekleşen eylemlilikti. Toplum bu hakkı bağıntılar. Toplum da bu hakların bağıtlanmasıyla vardır.


 


Üretim hareketi, bilincine varılan zorunluluktu. Üretim hareketi bilincine varılan zorunlulukla başladı. Üretim alanı totem yapıda devir alınan bir sosyal nüfus katkılı olmakla zorunluydu. Üretim başladığın an da o üretim alanı; üretim alanı içindeki zorunlulukla birlikte başlamıştı.


 


Yani üretim nasıl bilincine varılan zorunluluksa; üretim bir üretim alanı içinde olmakla, zorunludur. O üretim alanı da toprak, araç gereç ve insan nüfusu gibi zorunluluklarla vardır. Üretim alanı tüm kişileri kapsayan bir içermeyle; bu zorunlulukların bilinci olmakla başlamıştır. Yani üretim hareketi; o alan içinin zorunlu nüfus bilinci olmasıyla da üretimi ortaya konurken; zorunlu olarak hiçbir kişiyi dışlayan değildi.


 


Bir üretim hareketi içindeki, o üretim; üretim ortamı içindeki kişileri kadarla, zorunlu organize olmuştur. Üretim alanı on kişiyse o üretim ortamı on parçalık entegre iş olmuştur. Ortamın çalışabilir nüfusu yüz kişiyse; o üretim yüz parça üretim hareketli, tüketim eylemi olmuştur.


 


Öyle ki o iş; üretim nüfusa göre genleşen bir kapsama olukla; dışlayan değil; içeren bir zorunlukla ortam olmaydı. Ortamda karşılıkla olmaya bağ olan haktır. Neden? Her üreten bir tüketendir. Şimdinin tüketeni de zorunlu üretendir.


 


Doğada zorunlu sağlama yapılan dönemde sağlama hareketi sosyal bağ üzerinde bir haktı. Sağlama yine parça hareketti. Sağlama yine karşılıklılık (mütekabiliyet) esasına göreydi. 


 


Şimdiki sağlama da bir üretim hareketidir. Tüketim sağlatması toplum üzerinde, toplumun üretim hareketi üzerinde kişilere hak olmaktadır. Kişi tükettiği için üretir. Ürettiği için zorunlu olukla tüketendir. Üretim ve tüketim ortamın zorunlu nüfusudur.


 


Üretim ortamın zorunlu bilgisi, toprağı, mal varlığı ve araç gereçleri bağıntılı emek gücü girişmeleri olmakla ZORUNLU VE KOLEKTİF BİR ÜRETİMDİR. Üreten de (nüfus) tüketen olukla o iş hacmi kapsamlıdır.


 


İş hacmi bir birim de olsa tüketen kişi kadar eylemli, parçalı ve üreten hareket; bağıntısı olurlar. Üreten hareket te tüketen eyleme sağlama olmak için üreten alanın bağıntısı olurlar. Üreten alan da kişi nüfusu ile bitki hayvan varlığıyla, toprak, araç gereç ve ortamın öznel deney becerisiyle olmanın zorunlu bağıntısıdırlar.


 


Tüketilen sağlama olmak için üretim hareketi olur. Üretim hareketi de ortamın alan etkisi bağıntısı olmakla zorunlu olarak yine KOLEKTİFTİR. Alan etkisi; ortamdaki nüfustu. Topraktı. Araç gereçti. Mal varlığıydı. Bilgi ve nitelikti vs. Şu halde ortam alanı zaten zorunlu KOLKTİFLİKTİR.


 


Yani üretim kolektif oluş kadar parçalı. Parçalı oluş kadar da kolektif olur. Üretim o görülen işin iş sıralamasına göre kişiler üzerinde parçalı olması kadar; daha önce belirttiğimiz gibi ortamın alanı içinde de parçalıdır.


 


Güvenliği sağlamakla da parçalıdır. Çocuk bakımına yönelmekle de parçalıdır. İletiş meye (haberleşmeye vs.) ayrılmakla da sistem ağ yapıya sahip olmanın durumsal parçalısıdır. Üretimin parçalı oluşu, parça başındaki kişiyle de parçalı olur. Kişi de kişinin kişi eylemli üretir oluşudur.


 


Üretim işi üretim alanını; üretim alanındaki kişisi kadar eylemli parçalı ve üretim bağıntılı bir organizasyona sokar olmakla da üretimin tam da kendisidir. Üretim parçalı olukla kişi ve kişi hakkıdır.


 


Kişi hakları olan parçalı işler, parçalı işlerin entegrasyonuyla birliktir. Tümlük, tümel oluştur. Tümel oluş; tümel ligi üzerinde parçalı oluşa; yani kişilere ve kişiye doğru gider. Parçalı oluş bağıntısı da parçalı oluş üzerinde entegre olan birliğe, tevhide, bütünlenişe, tüme, tümel oluşa gider.


 


Böyle olunca hak oluş; yukarıda beri sayılanlarla hem entegre üzerinde başlangıca giden parça oluşun geri bağlanımıyla bir haktır. Hem başlangıcıyla, geleceğe doğru ya da sonuca doğru akan, sınırlı sonlu bütünleşen ürün olmanın sürekli ligi içinde kişisi haktır.


 


Üretim hareketi bu bağıl hareketlerle bir üretim işi olur. Bunun boşluk devinme kalıbı da toplumla, toplumun içindedir. Toplum, parçalı ön süreçlerle entegre olandı. Ön süreçler de son süreçlere gider. Toplum son süreçleri ile de; başlangıçtaki parçalı oluşun kendisidir.


 


Toplum ve üretim hareketi; bu ön süreçlerle ve ön süreçli olan son süreçlerin bağıntısı içinde artan, azalan bu hacme göre bunları kapsayandır. İçeriği üretim; yüzey gerilimi haktır. İçerik, hak oluşların içerir olmakla içeriğin parçalı olmasıdır Yüzey alan da üretimin kişiye göre parçalı durumla olmasıdır.


 


Toplum içinde üretim bu nedenle zorunlu bir haktır. Ve üretim de, üretilen tüm oluşların toplamı kadar da parçalıdır. Tüm oluş parçalı oluktan ötürü tüketen bir haktı. Parçalı oluş ta tüm gidenden ötürü, tümden gelimle haktır. Birbirine karşılık olan gerektirmedir. Parçalı oluş tüketen kadar üretimdir. Böyle olunca hak zorunlu olukla üretim kadar parça tüketimdir.

( Sistem İşsizliği Gösterip Sizi Sömürüye Razı Ediyordu 4 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 19.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu