Üretim hareketinin başlangıcında ne El vardır. Ne de para
başlangıç koşulları içende vardır Başlangıç koşulları içinde olmadıkları için
ne El ne de Para başlangıç koşulu gibi davranan özellik ve bağıntılar
gösteremezler. Yani ürettiremezler. İkisi de üretileni sahiplenir sömürürler.
En başta dedik, üreten ilişkili toplumsal başlangıcın içinde
kimse atalarımıza “al şu parayı da buğday, süt üret”; dememişti. Para da yoktu.
Üretim de yoktu. Para, üretim olmadığı için yoktu. Ama üretim para olmadığı
için değil üretim faaliyetinin yeterince deneyim edilmesini bilmemekten
kaynaklıydı. Üretim hareketi başladıktan sonra dahi para yoktu. Var sayalım ki
en başta para olsun. Birisi de bu parayı atamıza “al bu parayla buğday üret” demiş
olsun.
Sanki üretim yapılıyormuş ta, para olmadığı için üretim
yapılıyormuş gibi ters yanlış bir durum ortaya çıkar. Üretim ve ürün yoksa para
hiçbir işinize yaramaz. Üretim paraya bağlanmış değil, para üretime
bağlanmıştır. Parayı ne yapacağınızı bilemezsiniz. Paranın da yapacağı bir şey
yoktur. Para üretim hareketi içinde yoktur. Ve para üretmez. Üretim olsa bile takas
sürecini bilmeyen kandaş grup içinde paraya işlerlik vermeniz son derece güç ve
anlamsızdır.
Kişi üretim hareketini bilmiyorsa bir kamyon para da
verseniz boşunadır. Diyelim; “kişi parayı aldı ve buğday üretmeyi de biliyor”
ve buğdayı üretti. Bu kez de ürettiği buğdayı tüketecek olan da kendisi (grup) olmakla
para "hiç" olan bir ilişki durumuna düşecekti. Üreten-tüketen gruptu,
kendisiydi.
Tüketen kendisi olunca takas ortaya konamıyordu. Böyle
olunca da para hiçtir. Takas; satış, kazanç ya da kâr yapmak olası değildir.
Takas asla böyle bir anlamla bilinip ortaya konmadı. Takas; karşılaşan ve
farklı kullanım değeri üreten grup emek güçlerini; kendi aralarında kendi
içinde ve kendi dışında farklı kullanım değerlerinin değiştirilebilir
olmasının, "değişime" tabi tutulmasıydı.
Ki ittifakı olan bu takas durumunda bile para işlev
eşemezdi. Bu dönemin takas zorluğu yoktur. Takas mal sahipliği içinde özel mülkiyetin,
birbiri hilafına olan süreçlerin; grup ihtiyacı yerine kişinin, kişilerin duygu
ve ihtiyacının değişime sokulmalarındaki arızalar nedenle ortaya konmuştu. Kişinin
kısıtlı durumları takas olayının da tıkaçları olmaya başlamıştı. Kolektif olan
süreç; sahipliği ile kısıtlı kişilerin duygu ve düşüncesine endekslenmeye
başlamıştı. Psikolojik ve gerçek olmayan ilinek etkiler takasta rol oynamaya
başlamıştı. Denklik ilişkisi kişinin günlük ruh haliyle ortaya konmuştu!
İttifakı sürecin süreç içine yansıması; deniz karakterinin
damlaya yansıması gibiydi. Kolektif karakterin yetenekler üzerinde sınırlı
durumlarla da kişilere yansımasıydı. Bu bağıntılarla El vesveseli (kuruntulu)
bencil söylemli fısıldamalar şöyle başlamıştı. "Kolektifin içinde; benim
olan da var, senin olan da var; onun olanda var" diyordu. Bu duygu, düşünce olukla kolektif sürecin kişi
sahipli sürece parçalanışıydı.
Bu ilke olarak, bağıntılarından koparmadan doğruydu. Bağıntı
ilke olarak doğru olan, bağıntılarından koptuğu anda doğru olmuyordu.
"Kolektifin içinde benim olan da var, senin olan da var; onun olanda
var" diyordu. Öyleyse; "benim olan benim". "Senin olan da
senin". Onun olan da onun" denmekle kolektif ya da bütün olan süreç:
böylece kişiler sahipliğine doğru öznel söylemce parçalı ediliyordu.
Böylesine masumane; böylesine iyi niyetli çıkarımı yapılan
süreç; kendi içinde tartışılmaya başlandı. Benim, senin, onun olanı kolektif
ortaya koymuştu. Kolektif hareket başlamadan benim senin onun olan bir üretim
ve üretim hareketi ortaya konamamıştı. Üretimin baş denge koşulu ortak eylemli karakter
olmasıydı. Kişiler yiten kolektif bağ enerjisini görmemekle, sürecin içine
balıklama dalıyordu. Kişi, eylemce, duyguca, düşünce olukla hafıza bilinç ve
meşruiyet olukla kolektifin ürünüydü. Kolektif olanda kopan kişi; kişisi sahiplikle
kolektif gibi davranamayacağını göremiyordu.
Damlanın deniz karakterli olması; damlanın da deniz gibi
davranacağı; deniz gibi üzerinde trans Atlantikler yüzdürüp; fırtınalar koparacağı
anlamına gelmiyordu. Üretim hareketi; tarla, bağ, bahçe, kazma, çapa, saban,
tohum, koyun, demir, ürün, emek gücü gibi üretim gücünü veren kolektif bilginin
ve kolektif emek gücünün, her biri bir kolektif bağıntıların girişmesi ile
oluşuyordu. İstisnasız bunların tümü kolektif süreçliydi.
Denizin karakteri damla da olsa bile damlanın; deniz ile birlikteliği
(kolektif ligi) olmadan; damla deniz gibi davranamıyordu. Emek sizde olsa bile bu
"emek gücünün", kolektif ırasıdır. Kolektif bağıntı olmadan emek
gücüne bağlı davranışları ortaya koyamıyordunuz. Kişi emeği kolektif yapı
içinde olmadan kendi başına kişi hareketli bile olsa takas gibi başka bir
kullanıma karşılık olmak gibi girişmeleri ortaya koyamıyordu. Yani bahçede
domates yetiştiriyorsanız bu eylem emek ıralıdır. Domatesi pazara götürüp
takasa sokuyorsanız, takas olan bağıntı emek gücü ıralıdır.
İlah, kolektif karakterli süreç anlayışıydı. El, damla olup
kolektif gibi davranmak isteyen sürecin mana anlayışıydı. El damla olup, deniz
gibi davranamıyordu. Ama deniz gibi davranmanın yolunu bulacaktı. Kolektif olan
ilaha karşı El; benim olan benim, senin olan senin, onun olan da onun demekle anlamca
kişi iyeli, sahipliğin altını çizdi. El mana düşüncesi ilk kez ve sesli şekilde
bu cümlelerle ortaya konmaya çalışılıyordu. Bu söylem sürecin öznel anlamalı ve
öznel söylemli geçiş ritüeli olan anlamca iknaaydı.
Bu tür geçiş ritüeli ve geçiş ritüeli ifade eden söylemler
içinde karşı grupların farklı kullanımlı emekler gücüne karşı; kendi grubunun
kolektif emek gücü meşruiyeti ile olan kolektif bağının yok edildiği hiç
görülemiyordu. Kafa özel sahipliğin içinde olunca, zorunlu olan kolektif oluş
kör nokta oluyordu.
Denizden ayrılan "damla"; deniz karakterli, deniz
karakterli davranışı taşır ama her durumla damla deniz gibi davranamazdı. Çünkü
damla da, "deniz olmanın bağ ve bağıntı özelliği kopmuştur”. Yani kolektifi
ilikten kopan kişinin üretim karakteri; pazar için yetiştirilen domates gibi yine
kolektif ıraya göre; yine kolektif karakterlidir.
Bütünsel bağıntı içinde olan ana süreç, kişi sahipli bağıntı
biçimine dönüşürken kopan kolektif polar bağlar nedeniyle; kişi sahipliği olan
süreç kolektif sahiplik gibi dalgalanma veya salınım yapamaz olacağını da, göremiyorlardı.
İşte kopan polar bağlı boşluk devinmesinin içi, kişi sahipli irade ile
dolacaktı. Kolektif başlayıp kolektif süren süreçte kişi sahipliği yalancı bir
enfeksiyondu. Sistem kolektif polarla davrandırmaya devam edecekti. Ürün de
kolektif olan yerine kişi sahiplere akacaktı.
Kişi sahiplik hakkı ana üretim hareketi içinde yoktu. Yani kişi
kendi başına üreten olamamıştı. Üretim kolektif başlamıştı. Üretimin başında
kolektif oluş vardı. El düşüncesiyle birlikte bir illüzyon ile kişi sahipliği üretim
hareketinin başına kondu. Kolektif oluş yerine kişi sahipliği üreten emek gücünün
de sahipliğini hak ediyordu. Yani kişi sahiplik hakkı üreten emek gücü sahiplik
hakkıydı! İllüzyon buydu.
Benim olan benim, senin olan senin demekle kuvve (düşünce)
olan süreç eylemli uygulama olmaya başladı. Bunun inanıcı tarafları oluşmaya ve
şiddetli tartışmalarının yapılmasına başlandı. Kişinin sınırlı yeteneğini de
göz önüne alındı. Böylece kişileri kişi sahipliği içine kolektif etmek
gerekiyordu. “Benim olan benim, senin olan da benim" denmeye başlandı.
Düşüncede meşru olan anlayışların ikna süreci eylemde de meşruydu. Kişilerde
kolektif yansımalı miras vardı. Kolektif olan; kişi olan içinde tıkalıydı. Tıpkı
damlada olduğu gibi kolektif olan kişi de sınırlı oluyordu. Kişisi sahiplik
içinde yitenleri gören El; “müminler kardeştir. Ve müminlerin malı ortaktır” demeye
başladı. Kişi sahipliği içinde olan kişi artık; "benim olan da senin"
diyordu.
(
Denge Ve Dengesizlik Süreçleri 25 başlıklı yazı
Bayram KAYA tarafından
28.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.