kızıla çalan bir yara büyütüyorum içimin sen yanında
daha dokunmadan ayrılıyor tenimden kabuğu
kanıyorum
bedenim taşımıyor yükümü
s’ağırım gitmelerine
mezarı kazılan iç kanamalar başlıyor karantinaya aldığım düşlerimde
gözlerine mil çekilmiş aynaların kırığına bıraktım gülüşlerimi
vazgeçtim her an acıyla kıvranan yüreğimden
vazgeçtim kendimden
susadım
ve karıştım yüreğimin can suyuna
kaynayan bir okyanusun, demir almış yalnızlığı gibiyim..
fırtınalar kopsa da
çaresi yok işte
ölüyorum bir içimlik nefesimde
tam ortasına konakladım kimsesizliğimin
her yer puslu kıtaların gölgesinde
her yer karanlık yine
-sakın gitme
gün ağartısıyla gölgeler gezinirken gözlerimde
soluksuz kalmış suskular
cirit atıyor dilimde
tüm dünyanın derdini yük etmiş sanki omuzlarına
ah’ı çoktan yol almış kirpiklerim
zalim kollarıyla çepeçevre sardı bu sensizlik etrafımı
baksana,
infilak ettiriyor her birinde adın yazılı yıldızları
her gece fakir şimdi gökyüzünde
dinliyor musun beni
miras bıraktığın yalnızlığım giriyor koynuma
kan ter içinde uyanıyorum kabuslardan
buz tutmuş parmaklarım kıvranıyor sessizliğinde
korkularım bile örtmüyor üstümü
ödünç ç-aldığım hayalinden başka
aynalardan kaçıyor gözlerim
her adımda karanlık bir suret
her adımda
kimliksiz bir ölüm
- sen sakın ölme
emel güneysu / 01.12.2016
(
Evveli Dokunuşlar başlıklı yazı
güney-su tarafından
13.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.