Kırgınım
baba
Kantarın
topuzunda kaybettiğin adalet
Ruhumuza
düştü
Kırıldık
tam ortamızdan ikiye
Ve hicran
bakışlarına astığımız
Sevgiler
hayal oldu...
Kırgınım
baba
Üvey
solukların rüzgârı kesti
Bağrına taş
bastı çocuklar
Şemsiyesi
açılmayan hayatta
Öksüz ve
yetim kaldık
Bir tutam
sevgiye
Bir tutam
yalanlara inandık...
Kırgınım
baba
Çocukluğumuzun
esaretiyle yaşadım
Çocuk
olamayan hayallerimizde
Nereden
tutsak
Hep hezimet
ellerimizde
Nereden
tutunsak
Geçmişin
izleri bileklerimizde
Oysa en
masum çığlıktı bizimkisi
Tükenip
giderken gözlerinizde...
Kırgınım
baba
Yüreğimizi
açtığımız bahçelerde
Çiçekleri
soldururken
Kardeş
dediklerimizle böldün yüreğimizi
Dili zehir
gelinler tomurcuklandı
Baktım da
En çok
yalan söyleyen
En çok yakınında
olandı...
Kırgınım
baba
Şerefini
şeref bilerek büyürken
Silip
gittiğin anlarda kaldım
Hatıraları
hatırladıkça
Şefkatsizliğinle
kıvrandım
Aklı cahil
sözlerinde vurulduk
Hiç anlamadın...
Kırgınım
baba
En çok
yakanı kaptırdığından dünyaya
En çok
değer vermediğinden sözlerimize
Nefesi
tükenirken ömrümüzün
Havale
ettim her şeyimi Allaha...
Kırgınım baba
On beşinde gelin giderken evlatlarına
Nedensiz susuşlarınla
İnfazını imzalamıştın
Gök ağlamış
Sen susmuştun
Ya da susturulmuştun sözler ağzına tıkanırken…
Kırgınım
baba
Öf bile
deme diyor yaratan anana babana
Sana artık
hiçbir şey demeyeceğim
Susacağım
sadece baba
Kan
bağımdan vurgun yemişken
Her şeye
küseceğim baba...
Kırgınım
baba
Kendi adıma
Kardeşlerim
adına
Torunların
adına
Kırgınım...
Kırgınım
baba
Şaşırdığın
terazi
Hak katında
şaşmaz bilesin
İçimde büyütemediğim
çocuk
Ağlıyor
hergün
Şimdi
Fukara
sevinçlere direniyorum
Ruhum düğüm
düğüm…
Âdem Efiloğlu