Ceviz Yokuşu’ndan aşağı baktım,
Seninle konuştum, içimi döktüm,
Bam teline vurdum, bir türkü yaktım;
Gerildi bak yine gönlümün yayı,
İki gözüm çeşme, Kırıkhan Çayı!
Doğduğun mor dağlar, görünür burdan,
Yirmi sene oldu, ayrıldım yârden,
Yüreğim tütüyor, alevden, kordan;
Acılardan aldım en büyük payı,
Dertlerimi deşme, Kırıkhan Çayı!
Yaz olunca, sular sende tükenir,
Güz gelince, ümit bende tükenir,
Yüz solunca, rengim tende tükenir;
Kırıldı sevdanın en ince fayı,
Çağlayıp da coşma, Kırıkhan Çayı!
Kıvrıla kıvrıla gür akıyorsun,
Kirleri, pasları hep yıkıyorsun,
Dilim lâl kesildi, sen şakıyorsun;
Efkârım bıktırdı, her gece ayı,
Melâlime şaşma, Kırıkhan Çayı!
Topla kollarını, Karasu’ya dol,
Amik Ovası’na can ver, nefes ol,
Sende efsaneler, bende çile bol;
Suyun iyi etmez harlı yarayı?
Yangınıma koşma, Kırıkhan Çayı!
Şehrimi ortadan ikiye böldün,
Sellerde köpürdün, nice ah aldın,
Alaca yine mi maziye daldın?
Yâr uğruna ömrü etmişim zayi,
Bu kalp değil, taş mı? Kırıkhan Çayı!
19.12.2017
Muhittin Alaca