küçük cadı
bazı anlar vardır
pişmanlıklarınla zirve yapmış keşkelere sarılısın
içinde haykıramadığın çığlıkların
yağdıramadığın yağmurlar ve sarılamadığın gökkuşağın
olur
işte böyle bir andı gidişine kalışım
küçük ama kocaman dünyama bir dokunuştu gülüşlerin
ve ben en çok ta yıldız düşmüş gözlerinde kaybolmaktan korkardım
ve her gece çocuk gözlerinin tenhalığına kıvrılır
demlerdim gecenin zifirini yağmur kokan saçlarında
hangi an,
ne oldu da,
nereden,
hangi yönde,
hangi kuvvette,
nasıl bir rüzgar savruldu ki gözlerine,
yıldızlar yerine sisli donuk bakışların sardı tenimin her hücresini
bir varmış bir yok oldu aniden masallarımda
bir varmış ki
varlığının önemi yüreğime akan ılık bir nehirken
yokluğunun önemi ise boğazımda kilitlenmiş kurak bir nefes oldu
tenhalarımda şirin bir masalken
yutkunarak uyandığım bir kabussun artık içimde
oysa
masallarımın kocaman yürekli küçük prensesiyken
kabuslarımın yüreği çürümüş kötü kalpli küçük bir cadısısın artık
ki
belki de
içinde kopan fırtınalardan kaçıp sığınabileceğin bir limandım senin için
hiç demir atmamandan anlamalıydım
hiç de merak edip sor(a)madım
sen
sen ki,
masalımda yaşadığım kör bir tuzak
ve dokunabileceğim yakınlıkta bir uzaksın artık benim için
zaten saatte bizi bizden çok olmuş geçeli
...............
ama inan ki küçüğüm
benim kocaman asi bir ruhum var
ve sen küçük ama şeytani bu aklının zarafetiyle
okyanuslarımda yanar kavrulurdun zaten
ilhanaşıcıağustosikibinonbeş