Bir ala siyahım bu günlerde
bir yanım tomur tomur çiçek açıyor
bir yanım hazanı çoktan geçmiş, yerlerde sürünüyor.
Tan yeri ağarırken bende, pembe kızıl, ufuktan gülümsüyor güneş, ışıl ışıl.
Hiç batmayacak gibi gencecik göz kırpıyor dünyaya.
Ama nerede göz açıp kapayana dek sürmedi bu güzelim duygular.
Ardından gökyüzü kurumsu bir siyahlığa büründü sanki doğacak kötüye gebe.
Hortumlar kasırgalar patlak veriyor ardından.
Bir yanım günlük güneşlik, bir yanım kar boran.
Damarlarımda yaşama dair ılık ılık kanım gezinirken,
bacaklarım buz kesiyor sanki kutuplar içimde saklı.
Öyle darmadağınım ki çarkıfelek halt etmiş yanımda.
Başımın içinde binlerce davul sesi deccal çıktı sanki kıyamet kopacak.
Başımı kaldırıp sersem sepelek etrafımı saran insan ve insanlıktan nasibini almamış müsveddelerin yüzlerine bakıyorum...
İçleri güzelliklerle donanmış iyi insanlar
çiçek çiçek miski amber saçıyorlar etraflarına.
Bana bakıyorlar gülümsüyorlar iyilik güzellik dolu.
Arkamı dönüyorum ki
şeytani bakışlı ağızlarından etraflarına kan irin saçan,
gözlerinden haset kin nefret fışkıran,içlerindeki ateşi makinalı tüfekle rastgele etrafa boşaltan yüzler,dudaklarımı uçuklatıyor.
Tüylerim diken diken olup canımı yakıyor beynim allak bullak işlevlerini yerine getiremiyor sanki harfler duyular sözler beynimde dans ediyor delicesine bir müzik eşliğinde.
Kulaklarımı gözlerimi kapatıyorum görmemek duymamak için ama nafile.
Öyle bir durumdayım ki ! Ne kimseyle, ne de kendimle konuşasım yok. Suskunluğun kitabını yazmak suskunluğumla Nobel'e aday olmak istiyorum.
Kendimi tanıyamıyorum, tanımakta istemiyorum açıkçası, işte öyle bir ala siyahım bugünlerde ne olduğumu bilemeden.