Huzurun dili olsa neler söylerdi?
Diyor ki:
İşlek caddelerde işim yok, gürültüler boğar beni,
Gökdelenlere uğrayamam, korkarım, başım döner...
Duvarlardan ibaret dayalı döşeli bir dairede yalnızsanız gelemem yakınlarınıza,
Sesler ve cıvıltılar varsa ben de varım...
Çok eşyanız, pek çok arkadaşınız ve kabarık borçlarınız varsa eğer beni aramayın, ben yokum...
İç dünyanız karmaşık, kişilerle kavgalı ve kendi kendinizle savaş halindeyseniz ve çok da kibirliyseniz;
Beni aramayın, bulamazsınız beni...
İncitmeden konuşabilen diline hakimsen,
Kendinden daha az gücü olanları koruyabilen, yardımsever bir ruhun varsa eğer,
Ve en önemlisi,
İnancınız güçlüyse ve inanç yolunda yürümekteyseniz bilin ki yakınlarınızdayım...
Şaşırdım, huzur da konuşurmuş meğer...
Ben de ona diyorum ki:
Gürültülerden uzak sakin bir sokakta, toprağa yakın bir konuttayım,
Kalabalık bir ailem var, çocuk sesleri arasındayım,
Çok eşyamız, çok sayıda arkadaşımız yok,
Hesaplı harcamalar içindeyiz, borçlanmamaya gayret ederiz.
Kiminle neden kavga edelim ki...(Zaten kavga etmeyi bilmiyoruz, öğrenemedik.)
Maddi ve manevi olarak mağduriyetimize sebep olanları bile affeden, kendimizle barışık berrak bir iç dünyamız var, savaş bizden uzak.
Beklenmeyen sonuçlar olsa da zayıfları koruyuculuğumuz,
İmkanlarımız ölçüsünde sokak hayvanlarına şefkatimiz var,
İnancımız güçlüdür, fiili olarak da seyrimiz inanç yolunda,
Zamandan yana fukara,
Bir garip ben...
- İşte bir adım daha geldim, uzat ellerini bana...
-Uzatıyorum ellerimi, bırakma beni huzur...
-"Seninleyim ve senin gibi olanlarla beraberim...
Ve olumlu görüş, davranış içinde yaşayanları da kutlamak istiyorum"
Dedi huzur...
Sağlıklı ve huzurlu günler dileklerimle,
Yurdagül Alkan.