İddialı bir başlık: yoksulluk kader olmamalı...
Değiştirilemeyen bir kaderle dünyaya geliyoruz, anamızı-babamızı, ailemizi seçme hakkımız olmadan.
Büyüdükçe, bilgilendikçe kişi gerçek kimliğini bulmaya başlar. Bu süreçte başlayan sorgulamaların arttığı gözlemlenir:
"Annem-babam, ailem beni büyüttüler, imkanlarının elverdiği ölçüde hayata hazırladılar onlara minnettarım ama ben böyle kısıtlı imkanlar içinde yaşamak istemiyorum. Şartları zorlamalıyım, gerekiyorsa şehrimi değiştirmeliyim." diyerek yaptığı bir takım araştırmalarla şu sonuca ulaşır:
Başarılı kişiler anladıkları ve bildikleri işler üzerine yoğunlaşan kişilerdir.
İşe konsantre olmak ve çok çalışmak lazım. Doğuş Holding kurucusu rahmetli Ayhan Şahenk bey yirmi iki sene hiç tatil yapmadan aralıksız çalıştığına göre ben de çalışabilirim, şükür ki sağlığım yerinde...
Yapacağım işe en alt basamaktan başlamalıyım, gelişmeyi, ilerlemeyi hedeflediğime göre, getir-götür, ortalıkçı bir iş bile olabilir. Beynim de kabullenir ki işin büyüğü küçüğü yoktur, iş iştir.
Şimdiye kadar ailemde ve tanıdıklarımda gördüğüm TV seyretmek, futbol maçları ve dizileri izlemek...TV dizilerini zaten eleştiriyorum ahlâki çöküntüye sebep oluyor ve insanları uyuşuk yapıyor. Şu sıralar halkımızın çoğu TV esaretindeler ama ben farklı olacağım...
Güne erken başlamalıyım, güneş doğmadan uyandığımda daha enerjik oluyorum...
Meraklıyım, işi öğreniyorum, ilerde benim de böyle bir iş yerim olabilir...
Yeniyim, iki sene nedir ki, kazancım yavaş yavaş artmakta, harcamalarım hesaplıca, bir süreliğine kısıtlı olarak...
İşten artmaz, dişten artar demiş atalarımız, sebze-meyve ağırlıklı besleniyorum...
Moralim çok yüksek, bu da oldukça sağlıklı olmamı sağlıyor.
Sistemli yaşıyorum, uykum çok önemli...
Kaç yıl oldu bu işe başlayalı. Patron çok memnun işe sargınlığım ve dürüstlüğümden.
Beklemediğim bir şey oldu, patron yaşlanmakta olduğundan bahisle ortaklık teklif etti bana...
Başkaları hooop diye atlar ama ben "ortak domates salatası bile yemem" diye içimden geçirdim, çok iyi bir insan teşekkür ettim ve kırmadan sevgili patronumu reddettim.
Bir kaç ay sonra....
Patronun yanında çalışırken aldığım ikinci el arabamı satarak,
Bankadan aldığım kredi ile birlikte,
Artık benim de bir iş yerim var. İmalat tek kişi işi değil, bir çırak, bir kalfa ile başladık, haydi hayırlısı...
Hesapçı kişiliğimle ödemelerde bir problem yok.
Bir yol haritası yaptım iş yerimle ilgili...İmalatı ve satışları artırmak için eleman sayısını çoğaltmak ama hormonlu büyümek tehlikeli olur bu proje yavaş yavaş...
İşlerim gelişiyor, büyüyor ama ben küçülüyorum, boyum değil, ruhum küçülüyor, başkalarında olduğu gibi kibir bende yok, tevazu benim ilkem.Kim olduğumu, hangi şartlardan geldiğimi hiç unutmuyorum.
Kardeşlerimle de beraber çalışmaya başladık,
"Bir lokma, bir hırka" diyen anamla babam da rahat bir yaşam içindeler...
Devletime vergilerimi de aksatmadan ödemekteyim.
Geniş açı gibi bir açılım içindeyiz,
Megaloman değilim ama;
Bir kaç yıl içinde şehrimizin vergi rekortmeni olarak adımı duyarsanız sakın şaşırmayın,
Yurt dışına da çalışıyoruz.
Böyle bir çalışmanın içinde bir işveren şimdi, yıllar öncesinde yoksul kalmamayı kafasına koymuş, olumsuzluklara direnmiş azimle yol almış...
Ve diyor ki: yoksulluk kader olmamalı...
Selam ve saygılarımla,
Yurdagül Alkan.