say ki
az önce çocukluğumdan arta kalan son gülümseyişi de katıksızca içtim
tetikçisi oldum
uyumadan biten masalların ve bu masallardan firar eden tüm kahramanların
ağaran saçlarımdan tel tel döküldü sabrımın son selameti
her bir yere saçılan tespih tanelerimdi parmak uçlarımdaki telaş
ve çizemeden mürekkebi dağılan ömrümdü yüzümdeki siluetin
kadermiş dedikçe sevişti acılarımız
acılarımız seviştikçe gebe kaldık yarınlarımıza
yarındık ama bir o kadar da yarımdık hiç başlamamışlığımıza
tenime değen her yaban ateşinde
bir dumanlı dağ daha çektim içime
bana ağaç demeyin bir zamanlar bende köktüm
bende göktüm bir zamanlar bana bulutta demeyin
gözyaşlarıma adını öğreten yağmuru affedemedim
affedemedim ciğerlerimi yakan kokuna müptela nefesimi
say ki şimdi
çekiştireceğim güneşi eteklerinden
ve içimde buz tutmuş ne kadar ölüm varsa süreceğim sarı saçlarına
say ki
susuzluğumdaki bütün nehirlere yön vereceğim
belki tutarsa diye sen ekip biz biçeceğim toprağımın koynunda
vesırf solmasınlar diye gökkuşağındaki tüm renkleri süreceğim gözlerine
saymadın
sayamadın değil mi
bende sayamamıştım zaten
sensiz doğan her güne ne kadar zehir ekip
sensiz doğan her geceme de kadar ölüm biçtiğimi….
ilhanaşıcıaralıkikibinonbeş