18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ PROGRAMI KONUŞMA METNİ
İbrahim Çam
“Vatan için yaşayıp Rabb'e döndünüz
Siz toprağa değil kalplere gömüldünüz.”
Şehitlik vahye dayalı kur’ânî ve islâmî bir kavramdır.
Ülkemizin bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü için tebessümle şehâdete koşan, yurdumuzun ve dünyanın dört bir köşesinde, kefensiz, mezar taşı dahi olmayan, ama görevini yapmış olmanın huzuru içinde Yüce Rabb’imizin ” Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cenneti vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışacaklar öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir…" ( Tevbe 111 ) vadine koşan kahraman şehitlerimizi,saygı ve hürmetle anıyoruz .
18 Mart Çanakkale destanı şöyle haykırdı dünyaya : Aziz Türk milleti esir edilemez, Türk vatanı parçalanamaz.. Bu sebepledir ki 18 Mart, Yüce Meclisimiz tarafından 27 Haziran 2002 tarihinde 4768 sayılı yasa ile şehitler günü olarak ilan edilmiştir.
Bugün, yeryüzünün en kadim milleti olan Türk milletinin tarih sahnesinde adının duyulduğu andan itibaren, bayrağımızı ve mukaddesatımızı dünyanın en ücra noktasında taşıyanların, bu uğurda yüreklerini, yarım kalmış umutlarını, toprağa koydukları gündür. Aynı zamanda Malazgirt’te, Kosova’da, Yemen’de, Sarıkamış‘ta , Çanakkale’de Kıbrıs’ ta , Afrin’de kendini sözde medeni sanan ülkelerde, en ulvi dava adına şehit olanların günüdür.
Yare nişandır tenine erlerin,
Şehitlik son rütbesidir askerin,
diyerek oğlunu tertemiz alnından öpüp vatana hizmet için yetiştiren, belki de son yolculuğuna uğurlayan ana ve babalarını en şerefli günüdür. Tüm şehitlerimizi andığımız bu günde Çanakkale’de alay komutanından son erine kadar şehit düşen 57 . Piyade Alayı'nı hatırlayalım: Halen bu şehitlerin alay sancağı Avustralya’da Melbourn Müzesi’nde bir vitrinde sergilenmekte, altındaki levhada şöyle bir ifade bulunmaktadır : “Bu Alay Sancağı, Gelibolu savaş alanından getirilmiştir. Ama Türk askerleri esir edilmemiştir çünkü ; Türk Ulusu’nun milli geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri toprağa düşmeden şehit olmadan teslim edilemez yere düşürülemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da şehit olarak altında yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk alayı sancağını , selamlamadan geçmeyin.”
Teröre karşı verilen amansız mücadelede şehit düşen Sakaryalı Zekeriya Onbaşı’nın cebinden çıkan ve bütün milletimizi duygulandıran dizelere kulak verelim :
Olur ya bir çatışmada şehit olursam
Arkamdan yas tutmayın,
…
Başımdan mavi beremi çıkarmayın,
O benim şanım şerefim olacak.
Ayağımdan botlarımı çıkarmayın,
Onlar nice yollar aşacak,
Şehit olursam Sırat köprüsünden geçecek.
Ülkemizi bölmek isteyen hainler , bizim dirimiz asker yaralımız gazi ölümüz şehittir. Sizin diriniz asi ölünüzün adı nedir ? Sizin vatan dediğiniz ya in ya da çadır, dağda başlar çöplükte biter. Bizim şehit kanıyla suladığımız ve inandığımız vatan , yürekte başlar şehâdetle biter.
Bir elinizde yıldırım, diğer elinizde tufan taşısanız, denizleri taşırıp üzerimize salsanız, güneşi yaklaştırıp dünyayı kavursanız, imanımızdan aldığımız güçle karşınızda daima bizi Türk m illetini bulacaksınız.
Bayrağımız yere düşmez, semalardan almadır,
Kılıcımız Oğuzlardan, Yavuzlardan kalmadır,
İlk işimiz cenk günleri ateşlere dalmadır.
Din ve devlet, vatan ve bayrak uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimiz , sizleri bizden her ne kadar ecel ayırdıysa da kalplerimizde gönüllerimizde , dualarımızda ebediyete kadar hep yaşayacaksınız. Kutsal emanetiniz olan bu vatan bu bayrak bu ezan ilelebet hür kalacaktır.
Kırılır da bir gün bütün dişliler Döner şanlı şanlı çarkımız bizim Gökten bir el yaşlı gözleri siler Şenlenir evimiz barkımız bizim.
NFK
…
Ruhlarınız şad olsun. Saygılarımla
Yazarın
Önceki Yazısı