Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 4/10/2018
Okunma Sayısı : 1363
Yorum Sayısı : 0

FAİZ VE RÜŞVET

         Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız. Faiz zaten güç durumda olan birisine zulmetmektir.

2/BAKARA-275: Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuş şeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemal bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).

Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak şeytan çarpmasından hırpalanmış bir kimse gibi kalkarlar. ışte bu, onların: “Oysa alışveriş riba gibidir." demeleri sebebiyledir. Ve Allah, alışverişi helâl, ribayı (faizi) haram kılmıştır. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öğüt gelen kimse (ona uyarak) artık (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiş olan (önceden aldığı faiz) onundur ve onun işi (onun hakkındaki hüküm) Allah'a aittir. Ve kim de (faizciliğe) dönerse, işte onlar, ateş ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır.

           Kıyâmet günü bütün insanlar, kabirlerinden Allah'ın Katına doğru yükselerek Mahşer Meydanı'nda toplanacaklardır. Cehenneme gidecek kimseler olarak yattıkları yerden kalkacakları şeytan acze ve dalâlete düşürmüştür, Allah'ın yolundan saptırmıştır. Faiz ve ticaret birbirinden farklı iki müessesedir.

          Ticarette risk vardır; kâr etmek kadar zarar etmek ihtimali de vardır. Ticaret yapan helâl para kazanmalıdır. Ticaret, Allahütealâ tarafından ticaret çizgisi içinde helâl kılınmıştır. (Peygamber Efendimiz (S.A.V) de ticaretle uğraşıyordu.) Faiz ise haram kılınmıştır. Faizde risk yoktur. Parayı alan kişi parayı nasıl kullanırsa kullansın, ana parayı faiziyle birlikte karşı tarafa ödemek mecburiyetindedir. Faiz bir borç akdine dayalıdır. Taraflardan biri diğerinden 10 altın aldığında bir yıl vadeyle kullanıp karşı tarafa gene 10 altın verirse bu durumda ne borç veren ne de alan faiz almıştır. Eğer bu devrenin sonunda borç alan, borç verene 12 altın geri verirse borç veren 2 altını fazladan almıştır. İşte bunun adı faizdir. Bu işlem kişi ile banka arasında da olsa sonuç değişmez aynıdır.

          Para olarak hesaplarsak, bir yıl sonra banka kişiye yatırdığı miktarda Türk Lirası iade ederse bu kişiden banka faiz almıştır. Enflasyon sebebiyle bankanın vermesi lâzım gelen para, bankaya verildiği andaki paranın satın alma gücüne eşit olmalıdır.

          Faiz olması için taraflardan birinin memalikinde mutlaka azalma öbür tarafın memalikinde mutlaka artış olması lâzımdır. Ne parayı veren ne de alan faizi vermeli ve almalıdır. İnsanlar faiz müessesesinden bir şeyler kazanmamaya ve faizden gelen paranın kursaklarından girmemesine dikkat etmelidir.

2/BAKARA-276: Yemhakullâhur ribâ ve yurbîs sadakât(sadakâti), vallâhu lâ yuhıbbu kulle keffârin esîm(esîmin).

Allah, ribayı eksiltir (onun bereketini giderir) ve sadakayı artırır (onu bereketlendirir). Ve Allah günahkâr kâfirlerin hiçbirini sevmez.

          Bir kişi faizden ne kazanırsa kazansın karşılığında sadece kaybedenlerden olur. Parasının bereketi yok diye düşünen kişi parasında faiz olup olmadığına bakmalıdır. Kişinin günahkâr olması, aldığı faiz yüzündendir.

          Bir insan sadaka verdiğinde Allahütealâ'nın onu 700 kata kadar artıracağına dair sözü vardır.

          Kimin ruhu Allah'ın yolundaysa, fizik vücudu Allah'ın yolundaysa, nefsi Allah'ın yolundaysa, iradesi Allah'ın yolundaysa dördü de kendi Sıratı Mustakîmler'i üzerindeyse o kişi infâk ettiği taktirde, malında büyük artış olur. Kim de tersini yaparsa faiz yerse o kişinin malında bereket kalmaz.

          Böyle bir dizaynda herkes için söz konusu olan şey faiz almamaya çalışmaktır. Azalan banka faizleri sebebiyle bu faizler eğer enflasyonun altında kalıyorsa kişinin bankadan faiz alması söz konusu değildir. Ama banka faizleri enflasyonun üzerindeyse o zaman faiz alınıyor demektir. Kişi aldığı parada faiz oluşmamasına dikkat etmelidir.

2/BAKARA-278: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe ve zerû mâ bakiye miner ribâ in kuntum mu’minîn(mu’minîne).

Ey âmenû olanlar! Allah'a karşı takva sahibi olun. Eğer (gerçek) mü'minlerseniz, ribadan (faizden) arta kalan şeyi (faizin bakiyesini) bırakın (bakiyeyi almayın).

          Rüşvet yemek de hem nefsine hem de insanlara zulümdür.

2/BAKARA-188: Ve lâ te’kulû emvâlekum beynekum bil bâtılı ve tudlû bihâ ilel hukkâmi li te’kulû ferîkan min emvâlin nâsi bil ismi ve entum ta’lemûn(ta’lemûne).                                       Ve birbirinizin mallarınızı aranızda bâtıl ile (haksızlıkla) yemeyin.Ve insanların mallarından bir kısmını, bildiğiniz halde günahla yemeniz için, onu hakimlere (rüşvet olarak) vermeyin.

     Başkalarının malına haksız yere el koymak, Allahû Tealâ'nın katında suç işlemektir, bir günahtır (derecat kaybettiren bir unsurdur). Davada haklı çıkmak için hakime rüşvet teklif etmek ve rüşvet vermek ikinci bir günahtır. Bunu yapan insanlar cehennemin imzasını atmaktadırlar.

2/BAKARA-174: İnnellezîne yektumûne mâ enzelallâhu minel kitâbî ve yeşterûne bihî semenen kalîlen, ulâike mâ ye’kulûne fî butûnihim illen nâre ve lâ yukellimuhumullâhu yevmel kıyâmeti ve lâ yuzekkîhim, ve lehum azâbun elîm(elîmun).

Muhakkak ki onlar, Allah'ın indirdiği Kitap'tan bir şeyleri gizlerler ve onu az bir bedelle satarlar. İşte onların yedikleri (bu rüşvet), karınlarında ateşten başka bir şey olmaz. Ve kıyâmet günü Allah, onlarla konuşmayacak ve onları tezkiye de etmeyecek (temize de çıkarılmayacaklar). Ve onlar için elîm bir azap vardır.

          Kişiler kazandıkları her şeyi Allah'ın ayetlerini gizlemekle kaybederler. Cehenneme gitme standardı kaybedilen derecelerin kazandıkları derecelerden fazla olmasıdır. Onlar hüsranda olanlardır, amelleri hüsrana uğratılmışlardır. Bu öyle bir hasardır ki, bütün binayı yıkar, kazanılan derecelerin hepsini sıfırlar. Elde kalanlar ise başkalarının yaptığı zulüm sebebiyle kazanılan derecelerdir. Eğer bu kişiler, Allah'ın hidayetini ve ayetlerini (ölmeden evvel Allah'a mülâki olmasını) örtmekten başka Allah'ın Resulleriyle ve kitaplarıyla alay ediyorlarsa Allah onların derecelerini yok eder, mizan tutmaz. Onların ne kendi ne de başkalarının zulmü sebebiyle kazandıkları dereceler kalır. Amelleri boşa gider.

          Bu insanlar başkalarına Allah'ın söylediklerini değil de, özellikle Allah'ın söylediklerini yok edecek şeyleri öğretirler. Allah'ın ilmini gizlerler. Allah neyi emretmişse,14 asırda, onun tersini kabul etmişlerdir. ve kabul ettikleri şey insanları asla kurtuluşa ulaştıramayacak zavallı bir dizayn içerisindedir. İnsanlar 5 şartı yaptıkları zaman cennete gideceklerini düşünürler. Ne kendilerinin ne de onlara bu ilmi öğretenlerin hiçbirinin kurtuluşu mümkündür.

          Bu insanlar yaptıkları Kur'an tefsirlerinden az bir bedel kazanırlar. Ama o yedikleri şey sadece midelerinde ateş olur. Neyin karşılığında ne satın almaktalar? Bu insanlar, sadece kendi günahlarını değil, başka insanların da günahlarını yüklenmek sebebiyle omuzlarına vebal almışlardır.

Allah razı olsun.

Burhan AKSU

( Faiz Ve Rüşvet başlıklı yazı mihrimah tarafından 4/10/2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu