ŞU AN MUSEVİLERDEN DE, İSEVİLERDEN DE
(HRİSTİYANLAR) DA, MÜSLÜMANLARDAN DA ALLAHA’ ULAŞMAYI DİLEYİP ONA TESLİM
OLANLAR İSLAMI YAŞIYORLAR;
MUSEVİLİK
TESLİM DİNİDİR;
5/MÂİDE-44:
İnnâ enzelnet tevrâte fîhâ huden ve nûr(nûrun), yahkumu bihen nebiyyûnellezîne
eslemû lillezîne hâdû ver rabbâniyyûne vel ahbâru bimestuhfizû min kitâbillâhi
ve kânû aleyhi şuhedâe, fe lâ tahşevûn nâse vahşevni ve lâ teşterû bi âyâtî
semenen kalîlâ(kalîlen) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul
kâfirûn(kâfirûne).
Muhakkak ki Tevrat'ı Biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. Kendileri (Hakk'a)
teslim olmuş peygamberler, Yahudilere, onunla hükmeder. Rabbanîler (kendilerini
Rabb'lerine adamış olanlar) ve Ahbar olanlar da (zahidler, Yahudi âlimler,
hahamlar) Allah'ın Kitab'ından korumakla görevli oldukları ile hüküm verirler
ve onlar, onun üzerine şahitler oldular. Artık insanlardan korkmayın, Ben'den
korkun ve Benim âyetlerimi az bir değere satmayın. Ve kim, Allah'ın indirdiği
ile hükmetmezse, o taktirde işte onlar, onlar kâfirlerdir.
Allahütealâ burada Tevrat'tan
bahsediyor. Tevrat Allah'ın Kitabı'dır. Bir Hidayet ve Nur'dur. Ve Allahütealâ
Yahudilerden O Kitaba sadık kalan peygamberlerin Kitap'taki hükümlerle,
insanlar arasında adaleti yerine getirdiğinden bahsediyor. Onlar ayrıca bu
kitap üzerine şahitlerdir. Allah'ın indirdiği ile kim hükmetmezse onlar
kâfirlerdir. Allahütealâ Secde-24'e göre ferdî bazda hidayeti, Yunus 47'ye göre
toplumsal bazda adaleti yerine getirmek görevini Resullere vermiştir.
32/SECDE-24:
Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ
yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi
oldukları ve ayetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş
oldukları için.
10/YÛNUS-47:
Ve likulli ummetin resûl(resûlun), feizâ câe resûluhum kudıye beynehum bil
kıstı ve hum lâ yuzlamûn(yuzlamûne). Her
ümmetin bir Resulü vardır. Onlara, Resulleri geldiği zaman onların aralarında
adaletle hükmolundu. Onlara zulmedilmez.
HZ. İSA’NIN DİNİ İSEVİLİK TESLİM DİNİDİR;
5/MÂİDE-111:
Ve iz evhaytu ilel havâriyyîne en âminû bî ve bi resûlî, kâlû âmennâ veşhed bi
ennenâ muslimûn(muslimûne).
Ve havarilere; "Bana ve Resul'üme îmân edin." diye vahyettiğim zaman,
onlar da "Îmân ettik ve bizim (Hakk'a) teslim olduğumuza şahid ol."
demişlerdi.
Allahütealâ'nın
buradaki îmân kelimesinden muradı Allah'ın Resulüne ve Allah'a teslim olmaktır.
Bütün havariler Allah'a teslim olmuşlardır. Hangi peygamber söz konusu olursa o
ve ona tâbî olanlar mutlaka Allah'a teslim olmuşlardır. Teslim müessesesi bütün
boyutlarıyla her zaman mevcuttur.
Allahütealâ'nın en alt seviyede
daimî zikre ulaşanlarla perde arkasından konuştuğunu Şura Suresinin 51. ayet-i
kerimesi bildiriyor.
42/ŞÛRÂ-51: Ve mâ kâne li beşerin en
yukellimehullâhu illâ vahyen ev min verâi hıcâbin ev yursile resûlen fe yûhıye
bi iznihî mâ yeşâu, innehu aliyyun hakîm(hakîmun). Allah'ın
hiçbir insanla konuşması olmamıştır, illâ vahyile veya perde arkasından veya
dilediğine izniyle vahyetsin diye Resul (melek) göndererek. Allah, bilir ve
hikmet sahibidir.
Allahütealâ'nın doğrudan
vahyettiği kişiler dünya hayatında Allahütealâ'nın Zat'ını görenlerdir. Aynı
ayet-i kerimede henüz doğrudan Allahütealâ'dan vahiy alabilecek bir kalp
yapısına sahip olmayanlara Resul vasıtasıyla vahyedildiği ifade edilmektedir.
3/ÂLİ
İMRÂN-52: Fe lemmâ ehassa îsâ min humul kufre kâle men ensârî
ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), âmennâ
billâh(billâhi), veşhed bi ennâ muslimûn(muslimûne).
Fakat İsa, onlardan inkâr hissedince “Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım
kimlerdir?” dedi. Havariler: “Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a îman ettik
(ruhumuzu ölmeden önce Allah'a ulaştırmayı diledik) ve bizim (Allah'a) teslim
olduğumuza şahit ol.” dediler.
Hz. Musa zamanında Hz.
Musa ve ona tâbî olanlar, Hz. İsa zamanında Hz. İsa ve ona tâbî olanların
hepsi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve ona
tâbî olanlar? (sahâbe) hepsi Allah'a teslim olmuşlardır. Bütün sahâbenin
Allah'a teslim-i küllîyle teslim olmuşlardır. Hepsi ruhlarını da vechlerini de
nefslerini de iradelerini de Allah'a teslim etmişlerdir:
2/BAKARA-136: Kûlû âmennâ billâhi ve mâ unzile
ileynâ ve mâ unzile ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve
mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne
ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
Deyin ki: “Biz
Allah'a, bize indirilenlere, İbrâhîm (as.)'a, İsmail (as.)'a, İshak (as.)'a,
Yâkub (as.) ve torunlarına indirilenlere, Musa (as.) ve İsa (as.)'ya
verilenlere ve (diğer) Nebîlere, Rab'leri tarafından verilenlere (sahife, kitap
ve vahiylere) îmân ettik. Onların arasından hiçbirini ayırmayız (fark
gözetmeyiz). Ve biz, O'na teslim olanlarız.”
Öyleyse sadece tek bir Allah'a
teslim olma dîni vardır. Arapça ismi İslâm'dır. İkinci dİn hiç olmamıştır. 28
basamakta tamamlanan vetire, bütün peygamberlerde ve onlara tâbî olanlarda
gerçekleşmiş, hepsi Allah'a teslim olmuşlardır.
İSLAM DİNİ TESLİM DİNİDİR;
22/HACC-78:
Ve câhidû fillâhi hakka cihâdih(cihâdihî), huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fid
dîni min harac(haracin), millete ebîkum ibrâhîm(ibrâhîme), huve semmakumul
muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûner resûlu şehîden aleykum ve tekûnû
şuhedâe alen nâs(nâsi), fe ekîmûs salâte ve âtuz zekâte va’tesımû
billâh(billâhi), huve mevlâkum, fe ni’mel mevlâ ve ni’men nasîr(nasîru).
Ve Allah'da hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti. Dînde sizin için bir zorluk
kılmadı ki; o, babanız İbrâhîm (A.S)'ın dînidir. O, sizi daha önce de
“müslümanlar” (Allah'a teslim olanlar) olarak isimlendirdi. Bunda da (Kur'ân-ı
Kerim'de de), resûl size şahit olsun ve siz de insanlara şahitler olasınız
diye. Öyleyse namazı ikame edin (kılın), zekâtı verin, Allah'a sarılın
(Allah'ın Zat'ında yok olun). O, sizin Mevlâ'nız. (O), ne güzel Mevlâ (dost) ve
ne güzel yardımcı.
Kişi, ruhunu, vechini,
nefsini ve iradesini Allah'a teslim ederek, hakkıyla nefsi ile cihad eder.
Hakkıyla cihad etmek, 7 safhada 4 teslim oluşturmaktır. Kişi:
Allah'ın yolunda
olanlar, tâbî olanlar, hepsi 2. basamakta seçilmişlerdir.
Kim Allah'a ulaşmayı dilerse
Allahütealâ onu hiçbir zorluğa uğratmadan mutlaka Kendisine ulaştırır. O kişi
böylece 21. basamakta 3. kat cennetle dünya saadetinin yarısını kazanır.
Hz. İbrahim'in hanif dîni,
İslâm dînidir. O, Hristiyanların da Musevilerin de Yahudilerin de dînidir.
Başka din hiç olmamıştır. Âdem (A.S)'dan Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e kadar
hep o tek din yürümüştür. Hz. İbrahim zamanında da bütün peygamberler zamanında
da Allahütealâ "Müslüman" adını kullanmaktadır. Müslümanlar, Allah'a
teslim olanlardır. Öyleyse Müslüman; Allah'a ruhunu, vechini, nefsini ve
iradesini teslim edenlerdir.
“Hac-78 Kur'an’ı Kerim'de
çok önemli bir kilometre taşıdır. Bütün dinlerin Allah'a teslimden ibaret
olduğunu çok açık bir şekilde ifade etmektedir.
2/BAKARA-131:
İz kâle lehû rabbuhû eslim kâle eslemtu li rabbil âlemîn(âlemîne).
Rabbi ona: “Teslim ol!” dediği zaman “Ben, âlemlerin Rabbine teslim oldum.”
Dedi
"Âlemlerin
Rabbine teslim oldum."
Hz. İbrahim, emr âleminin Rabbi
olan Allah'a ruhunu; zahirî âlemin Rabbi olan Allah'a fizik vücudunu; berzah
âleminin Rabbi olan Allah'a nefsini ve ilâhî ve küllî iradenin sahibi olan
Allah'a iradesini teslim ederek teslim-i küllî ile teslim olmuştur.
Ruhunu, vechini, nefsini ve
iradesini kim Allah'a teslim etmişse onların hepsi teslim-i küllî ile teslim
olmuşlardır. Bütün peygamberler, bütün Resuller Allah'a teslim-i küllî ile
teslim olmuşlardır. Teslim-i küllî standartlarında ruhun, vechin, nefsin ve
iradenin teslimi vardır. Hz. İbrahim de bütün peygamberler de yaşadıkları süre
içerisinde tasarruftaydı.
2/BAKARA-132:
Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ
lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ve, İbrahim (a.s) onu (Allah'a teslim olmayı) kendi oğullarına vasiyet etti. Ve
Yâkub (a.s) da: “Ey oğullarım! Muhakkak ki Allah, bu dîni sizin için seçti.
Artık siz, Allah'a teslim olmadan ölmeyin.” diye (vasiyet etti)..
Allah'a teslim olmak 3.
basamakta başlar 28. basamağın 5. kademesinde teslimler zinciri ile sona erer.
Allah'ın insanı ulaştırmak istediği hedef, talebin sahibi olmak ve Allah'a
ulaşmayı dilemektir. Allah'a ulaşmayı dilemekle 2. basamak aşılır. Bu dilek,
kalpte belirdiği an Allahütealâ onu işitir, bilir ve görür (3. basamak). Derhal
rahîm esmasıyla tecelliye başlar.
Allah'a yapılan 4
teslim bir bütün olarak gerçekleştirilince gerçek anlamda Allah'a "kul"
olunur. İrade de Allah'a teslim olunca Allah'ın Zat'ı görülür. Burası Allah'a
ulaştıran yolun sonudur.
28. basamağın 7. ve son kademesi
sadece devrin imamına aittir: Tasarrufta olmak.
Allah razı olsun.
Burhan AKSU