HAYATIN VE
İMTİHANIN AMACI AHSENE ULAŞMAKTIR.
Allah kimin daha ahsen amel işleyeceğini
imtihan etmek için hayatı ve ölümü yaratmıştır. “Hayatın ve imtihanın amacı
ahsene ulaşmaktır.”
95/TÎN-4: Lekad halaknel insâne fî ahseni takvîm(takvîmin). Andolsun
ki Biz, insanı (nefsini), ahseni takvim içinde (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi
yaparak en güzele ulaşabilecek özellikte) yarattık.
Nefs %100 afetlerle doludur. Afetler
Allah'ın emirlerini yerine getirmek istemeyen, yasaklarını işlemek isteyen bir
yapıdadırlar. Onları nefs tezkiyesiyle, yarı yarıya Allah'ın emirlerini yerine
getiren ve yasaklarını yarı yarıya işlemeyen bir noktaya getirmek mümkündür.
Nefs tezkiyesi afetlerin yarısını yok eder. Nefs tasfiyesi ise afetlerin
hepsini yok eder. Tezkiye günde 3-4 saatlik bir zikirle sağlanabilir. Tasfiye
ise ancak daimî zikirle mümkündür.
67/MULK-2: Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu
amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru).
“Sizin hanginizin en güzel ameli yapacağını” imtihan etmek için ölümü ve
hayatı yaratan O'dur. Ve O; Aziz'dir, Gafûr'dur.
Hayat bir imtihanlar dizisidir. Allah için
yaşamak, başkaları için yaşamanın diğer adıdır. Kim kendisini, zamanını ve her şeyini
başkalarının mutluluğuna adarsa, o Allah için yaşayan kişidir. En güzel amel,
hayatta iken gerçekleşebilir. Allah bunun için hayatı ve ölümü yaratmıştır.
18/KEHF-7: İnnâ cealnâ mâ alel ardı zîneten lehâ li nebluvehum eyyuhum
ahsenu amelâ(amelen).
Muhakkak ki Biz, yeryüzünde olan şeyleri, onların hangisi daha güzel
amel edecek diye imtihan etmemiz için, ona (arza) ziynet kıldık.
Bütün insanlar, yeryüzünde devamlı imtihan
edilerek derecat kazanırlar veya kaybederler. Kazandıkları dereceler fazlaysa
Allah'ın cennetine; kaybettikleri dereceler fazlaysa cehenneme giderler.
11/HÛD-7: Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin ve
kâne arşuhu alel mâi li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve le in kulte
innekum meb’ûsûne min ba’dil mevti le yekûlennellezîne keferû in hâzâ illâ
sihrun mubîn(mubînun). “Hanginiz en güzel ameli yapacak?”
diye sizi imtihan etmek için 6 günde (6 yevmde) semaları ve yeryüzünü yaratan
O'dur. Ve O'nun arşı su üzerinde idi. Eğer sen: “Muhakkak ki siz, ölümden sonra
beas edileceksiniz (diriltileceksiniz).” dersen, kâfir olan(inkâr eden, örten)
kimseler mutlaka (şöyle) derler: “Bu ancak apaçık bir sihirdir.”
Yevm, bir zaman parçasının adıdır. 6 yevm;
6 gün demektir. Allah'a göre bir zaman parçasıyla insanlara göre bir zaman
parçası birbirinin eşi değildir. Allahütealâ, Kendi zamanına ait 6 günden
bahsetmektedir. İnsanlar ise dünyadaki 24 saatlik bir zaman parçasını esas
almışlardır.
Dünya'nın, kendi etrafında her
dönüşü 24 saat, Güneş'in etrafındaki dönüşü ise 365 gün, 6 saattir. Böyle bir
dönüşümde, milyarlarca seneden beri Dünya'nın Güneş etrafındaki seyri,
saniyenin bir milyonda biri kadar bile bir değişme yapmadan devam etmektedir.
Muhteşem bir denge söz konusudur. Ve Allahütealâ'nın buradaki "bir
gün" den muradının, dünyada ne kadar gün ettiğini hiç kimsenin ortaya
koyması mümkün değildir. Onun için yevmi Allah'a göre bir zaman parçası olarak
değerlendirmelidir. Bu, bizim ölçülerimize göre 1 saniye de olabilir, 1 dakika
da olabilir, 1 ay da olabilir, 1 yıl da olabilir, 1000 yıl da olabilir.
Allahütealâ, "yevm" dediği
zaman, onu sadece bir zaman parçası olarak değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Allah'ın
ölçülerine göre bir gün... O'na göre bir gün... O'nun günü...
Allah'ın ilk yarattığı element, atom
yapısı son derece basit bir dizayn içinde olan bir proton ve çevresinde dönen
bir tek elektronla, hidrojen gazıdır. Allahütealâ, 2 tane, 3 tane, 4 tane, 5
tane, 6 tane, 7 tane, 8 tane ardarda hidrojen atomlarının çift sayıda
olanlarını, radyasyona sebebiyet vermeyecek olanlarını bir araya getirerek
diğer elementleri yaratmıştır. Ve Allahütealâ'nın vücuda getirdiği 2 ünite
hidrojen gazıyla, 1 ünite oksijen gazı bir araya geldikçe sistem suyu
oluşturmuştur.
Allahütealâ bu sebeple "kürsüsü
su üzerindeydi" diyor ve böylece kâinatı yaratmasının arkasındaki sonuç
çıkıyor ortaya. Allahütealâ insanı imtihan etmek için kâinatı yaratmıştır.
Faydasız ilimle ilim, her zaman bir
çatışmanın içindedir. Kıyâmetten sonra zaman tersine çalışacak ve insanların
hayatta bulunduğu devreye ulaştığı zaman ulaşırsa, o noktaya ulaşan zamanda o
insanlar zaten hayatta olacakları için, Allah'ın katına doğru mezarlarından
yükseleceklerdir. Ve sıfır noktasına geri dönene kadar zaman, bütün zaman
parçalarını aşmak mecburiyetindedir. Ve bu süreç içinde hangi insanlar hayatta
iseler, hepsi yeniden hayata otomatik olarak döneceklerdir. Yani kişi mezarda
bir ölüyken, hayatta olduğu güne doğru zaman tersine gidiyor. Hayatta olduğu
güne erişince, o kişi o gün hayattadır. Mezardan çıkıp dirilmek olayının
dışında bir olay. Sanki zaman henüz kıyâmete ulaşmamış gibi.
Allahütealâ, bütün insanlar için
ölümden sonra mutlaka dirilmenin var olduğunu ifade buyurmuştur. Allahütealâ'nın
arşının su üzerinde oluşu ayet-i kerimenin bir başka özelliğidir. Oksijen ve
hidrojen elementleriyle oluşan suyun her şeyden önce var edildiğini ifade eder.
Allah razı
olsun…
Burhan AKSU