ÝNSAN ÇOK ZAYIF VE ACÝZ YARATILMIÞTIR;

         Evveli bir damla su, ahiri bir avuç toprak olan insan dünyaya gelip büyüdükten ve geliþtikten sonra nefsi ile kendisine güçler vehmederek gurur ve kibre kapýlmaktadýr. Eðer bir de güç ve saltanatý eline geçirirse ilahlýk iddiasýnda dahi bulunarak firavun ve nemrutlaþmaktadýr. Ta ki, Allah’ýn gazabý gelene kadar. Sonu ise ya firavun gibi suda boðulmak, ya da nemrut gibi minicik bir sinek karþýsýnda helak olup gidene kadar.

4/NÝSÂ-28: Yurîdullâhu en yuhaffife ankum, ve hulikal insânu daîfâ(daîfen).                                   Allah sizden (tövbelerinizi kabul ederek yükünüzü) hafifletmeyi diler. Ve insan zayýf yaratýldý.

10/YÛNUS-90: Ve câveznâ bi benî isrâîlel bahre fe etbeahum fir’avnu ve cunûduhu bagyen ve advâ(adven), hattâ izâ edrekehul gareku kâle âmentu ennehu lâ ilâhe illellezî âmenet bihî benû isrâîle ve ene minel muslimîn(muslimîne).                                                 Biz, Ýsrailoðullarýný denizden geçirdik. Böylece firavun ve onun ordusu, azgýnlýkla (zulümle), düþmanlýkla onlarý takip etti. (Sular), onu boðacak düzeye eriþince, (firavun) o zaman: “Ýsrailoðullarýnýn kendisine (O'na) inandýðý ilâhtan baþka (ilâh) olmadýðýna ben de îmân ettim. Ve ben (de), müslümanlardaným (teslim olanlardaným, Ýslâm'a girenlerdenim).” dedi.

10/YÛNUS-91: Âl’âne ve kad asayte kablu ve kunte minel mufsidîn(mufsidîne).                        Þimdi (mi) (teslim oldun, öyle mi?) Ve sen, daha önce asi olmuþtun. Ve sen, fesat çýkaranlardan idin.

10/YÛNUS-92: Fel yevme nuneccîke bi bedenike li tekûne limen halfeke âyeh(âyeten), ve inne kesîren minen nâsi an âyâtinâ le gâfilûn(gâfilûne).                                                                                Böylece senden sonraki nesillere, bir delil (ibret) olman için, bugün seni bedeninle kurtaracaðýz. Ve insanlarýn çoðu, elbette âyetlerimizden gâfillerdir.

22/HACC-73: Yâ eyyuhen nâsu duribe meselun festemiû leh(lehu), innellezîne ted’ûne min dûnillâhi len yahlukû zubâben ve levictemeû leh(lehu), ve in yeslubhumuz zubâbu þey’en lâ yestenkýzûhu minh(minhu), daufat tâlibu vel matlûb(matlûbu).                                          Ey insanlar! (Size), bir örnek verildi. Öyleyse onu dinleyin. Muhakkak ki Allah'tan baþka taptýklarýnýz, bir sinek dahi yaratamazlar, onun için (onu yaratmak için) biraraya gelip toplansalar bile. Ve eðer sinek, onlardan bir þey kapýp kaçsa, onu ondan (sinekten) alamazlar. Talip (isteyen) de talep edilen (istenen) de aciz.

Allah razý olsun.

Burhan AKSU