İçimizde sürekli zincirlerini kırmaya çalışan, kendini hiç bir şey düşünmeden dışarı atma güdüsü güden, kendisiyle çelişen, hoşnutsuzluk kral ya da kraliçesi gibi tacını haşmetle taşıyan bir "özgür ruh" vardır..
Ve Onu sürekli çevre baskısı, sosyal statü, yaşam şekli, standartları vs.. yüzünden istemeden de olsa dizginlemeye çalışan bir "ben"..
Düşünün bir kere toplumun pek çok bireyi bu baskı ilebirlikte bir yaşam, paylaşım içerisindeler. Birlikte iş yapıyorlar, ortak kararlar alıyorlar, birbirlerinin gözlerine bakıyorlar, hayatı paylaşıyorlar, evleniyorlar, aile oluyorlar, sevişiyorlar, çocuk sahibi oluyorlar vs..
hapsolmuş bir ruh gün geçtikçe daha da bunalıyor içeride, çıkmak istedikçe şakaklarda, kaburgalarda baskıyı arttırıyor, "ben" taze heveslerini tükettikçe bu ağrı daha da şiddetleniyor, hayalleri zorlamaya başlıyor bu kez de..
hayaller gerçeklerin içine giriyor, bir sarmal içerisinde dönüp duruyorsunuz. Mücadele mintanlarının düğmeleri tek tek ilikleniyor, sanki hiç açılmayacakmış gibi bir daha..
Ta ki sıkıntıların verdiği kilo artımı ile o düğmeler tek tek intihar edesiye kadar. Patlak verdiğinde bu döngü, işte o an sorunlar sizi hastalıklı bir şekilde sarmalamaya başlıyor..
İstenmeyen sorumluluklar, istenen ama elde edilemeyen pek çok şey, farkındalığın verdiği "acı" size buruk bir merhaba diyor..
Yüzleşmek kolay değildir bu durumla. Yetilerinin olduğunu bilip, ya da bu hayata bir kez geldiğinin delice bir farkındalığını taşıyıp içinde, elinden bir şey gelemeyeceği çaresizliğiyle yüz göz olmak oldukça sevimsiz bir durumdur..
Şakaklarınızda baskı kuran özgür ruhunuz, omurganızda tonlarca ağırlık oluşturmaya başlamıştır artık. Koca bir şehri hatta kirli bir dünyayı o renksiz aurasıyla taşıyor bulursunuz kendinizi..
Kimine göre şans, kimine göre kaderdir bu durumun açıklaması. Özgür ruhunu serbest bırakmak için zemini ya hazırdır bazılarımızın, ya da zorlamışız o ortama hayatımızdan fedakarlıklar yaparak ulaşmışızdır..
Ama yine de arada sırada ufak ta olsa bir gün ışığı göstersek o içimizdeki hırçın akan deli suya..

Kimseye zarar gelmez öyle değil mi..?
( İçimize Akan Hırçın Su başlıklı yazı baharca tarafından 2.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu