Kimsenin dinine, imanına, dünya görüşüne karışamayız. Herkes okuyor, dinliyor ve yaşam mücadelesi veriyor. Herkesin şartları eşit değil. Yalnızca vazgeçemediğimiz ortak alanlar var. Din, vatan, aile… 


Din, ülkemizde kanayan bir yara! İnandım diyen kişi, işine önem verdiği kadar dinini öğrenmeye ve dosdoğru yolu bulmaya çabalamıyor. Din, dünya hayatından bakınca, eline para yağdırmıyor, aksine istediği fındığı kırmaya engel oluyor da… İş böyle olunca, onu öğrenmeye çaba gösteren  kişiye kafayı yemiş gözüyle bakılıyor. Dünya insana o kadar tatlı geliyor ki… Dünyaya esir olan kişiler, dinini yaşayan kişilerinde önüne engel koymaya, onu lider bazında, korku bazında kendince bir çok değerlerle yıpratmaya, sanki, bu vatanı ve özgürlüğü bir kişi tek başına savaşarak elde etmişçesine, sanki bu halk savaşmamışçasına, nankörlükle suçlamaya kalkan birileri çıkabiliyor. Şunu kesinlikle idrak etmeliyiz ki, bize bu vatan parçasını lütfeden Allah’a olan inancımızdır ve özgürlüğümüzde, bu gayeyi güden imanımızdır.  


Bir asker yalnızca, vatan muktesadı ve İslam davası için şehit olmak ister. Şehitlik olgusu İslamidir. Allah c.c. şehit olanlara peygamberlerden sonra ki en güzel ameli ihsan eder.Bir kimse eğer hakkıyla Allah'a kul ise, insan için, dünya aşkı için, eşya için ölmez, intihar edip ölmek istemez.


İnsanlar, her ne kadar Allah’a inandık deselerde, ülkemizde Allah inancı ve onun tarifi çerçevesinde kabullenişi şirk kokan, bir çok tanrıları icat etmişiz. Biz hangi tanrıdan korkuyoruz? Para yığan bir insan, kendisini garantiye almak isteyen bir insandır, parayı kaybetmekten korkmaktadır değil mi? O korkuyla, günah bildiği faizi helal gibi görmeye,  etrafındaki insanlara, iş yaptığı kişilere yalan söylemeye, para varken onu harcamamaya ve dolayıyla fakir yaşamaya … Kısacası para bir tanrı oluyor ve yaşamını onun etkisi yönetiyor, onun etkileriyle iletişim kuruyor, siyasi varlığı ve gücünü böyle ikame ettirme gayreti taşıyor. Bu ölen bir liderle de olabilir. Onun sözleri, sanki Kur’andan bir ayet, onun yaşamı örnek alınması gereken tek yol, sanki, öldükten sonra cennet vaat ediyor! Sanki kusursuz, sanki ne yaşamışsa ülkesi için yapmış veya yaşamış, içtiği içki, tüttürdüğü sigara örnek alınmak zorunda! İnsanlar kusurludur, yanlış yapması muhtemeldir. Bir kişinin güzel örneklerini almanın adı akıllılık olmaktadır. Ancak, ona tapar gibi yaşamaksa şirktir.  Bizim tapmamız gereken, ihlas suresinde kendini anlatan Allah’ıma olmalıdır, Onun dediklerini hakkıyla yaşayan ve insanlığa örnek olan peygamberimizse bizim dostumuz bilinmelidir. Geçmişte yaşamış ve örnek alınması gereken insanlar, peygamberlerdir, Allah dostlarıdır, iman sahibi liderlerdir, hakkı bilen alimlerdir. Onların yaşadıkları ve yaşattıklarıdır. Lütfen kendimize soralım, biz kimden korkuyoruz, kaygılarımızın temeli dünya mı ve o dünyayı hükmeden zalim yedi düvele mi? Biz kime güveniyoruz, ölenlere mi, yaşarken dünyayı vaat edenlere mi yoksa Allah’a mı? Her şeyin sahibi Allahken, kim Onun malını izni olmadan vermeyi vaat edebilir ki?


Kim bu vatana, İslama ihanet etmişse, İslamın ruhuyla alay edip taşlarını yerinden oynatmışsa, darbelerle bizi onar yıl geriye götürmüşse, onlara da hakkım helal değildir. 


Tarih ülkemizde karanlık bir nokta. Tarihimiz değiştirilmiş, her siyasi iktidar, kendi görüşü doğrultusunda yeni bir tarih yazmış. Elin düşmanı her ne kadar sevmesek de, acısıyla, tatlısıyla tarihi tüm saflığıyla yazmış  ve ne yazık ki, gerçek tarihimizi onlardan öğrenmek zorunda kalmışız. Tarihimiz, İslam davası güden, bu uğurda savaşan, İslam adaletini insanlığa gösteren ve yaşayıp yaşatan bir çok olaylarla doludur. Eğer biz örnek alacaksak, illaki gözümüzle görmek ve anlamak istiyorsak, İslami yaşantı nedir, nereden nereye geldik sorusuna cevap arıyorsak bunun örnek şahsiyetleri de vardır. Ancak onlar Allah değildir, Allah gibi tapılacak kişilikse hiç değildir! Sadece bizim geleceğimize ışık tutan, düşman kimdir, dost kimdir, vatan ülküsü ne olmalıdır’a cevaptır. Değişen dünya ile bu yaşanmış en doğru örneklerin gölgesinde, Allah korkusuyla yeni bir dünya felsefesi ve politikası üretmeliyiz de.    


Geçmişte yaşayan her kişi, kendi amelini yaşadı ve toprak oldular. Bizde bir gün onlar gibi toprak olacağız. Bizden sonra ki nesil, geriye baktıklarında hakkımızda ne düşünürler kaygısı bize referans olmalıdır. Biz Allah’ın emrettiği yolda, yalnızca ona kul olmalıyız. Eğer Allah’tan başka korktuğumuz kişi ya da nesneler var ise, onları kafamızdan ve yaşantımızdan silerek, Allah yolunda safi bir kul olmaya gayret etmeliyiz. 


Ahirete iman edin. Birgün gelecek kıyamet kopacak, yeniden dirilip Allah'ın huzuruna çıkacağız, ne yapmışsak sorgulanacağız ve buna göre en adaletli hükmü Rabbim bize verecektir. Bundan asla şüpheniz olmasın! Çünkü, öldükten sonra hesap çok zorlu ve çetindir. Cennet ucuz, cehennemse lüzumsuz değildir. Kadir gecenizi canı gönülden kutluyorum. Allah hakkıyla ibadet edenlerden ve kendisine şükredenler olmayı cümlemize nasip etsin inşallah, Amin!


Saffet Kuramaz  

( Kimin Peşinden Gidiyoruz başlıklı yazı safdeha tarafından 10.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu