Eder mü her gam ile çü - sineye refik-i zevcâ ,
Akl-ü râm edüp kendi zâtına , akvâma karışmak imiş ne âlâ ?
Öyle bir mevt payidâr olur mu bilmem ey hâncı ,
Bu öyle bir gam ki sinede eflâkın bulur yabancı.
Niteküm çün - zâr eylemezse kalb-i muhitimdeki matem ,
Gam ile pervâzın eder zevc ilâ mutlak muhitindeki dem .
Şehâbiyyetinden payidâr olmaz ise bunca evsân-ı reng-ü behârın ,
Secdeye ikâme eyleyen ruhum , ey ten de ten bulân nehârın .
Mevc ile zabd eylemek kadar öyle muhitinde gezinir mutlâk ,
Râm ilâ muhkem , ruhumdaki muallâk .
Rübde-i âlem ki ol şân-ı müeyyeddir nâm"ın ,
Ve sönmeyecektir ruhumdaki gam , kapanmayacaktır karakterime libâ olan kitâb'ım.
Ve her şehâmette hatır ilâ peyda olacak bunca asâr ,
Ve ten ile tenrâk olan kalbimde dikili hisâr !
İşte mevkibe-i ervâh , işte o mukaddes maksud ,
Ve gönlümde nâ - çâr olan aşk ilâ peyda olan matlub .
Bu her şevki şehâmetten bir vuslâtıdır evsân'ın
İşte mevki mevki berzâh'ı bulan , ecel ilâ amâlarından beraat eyleyen nankör mü nankör insân'ın .
Ey teb-râh olan ruhumun en maksude kasidesi ,
İşte bu peydâ olan cihân'ın en makbulâne sinesi .
Ve vecde gelir onca tahayyül'ün ardındaki hakikatten bunlarca kadar insân ,
İşte tükürün çehresine , çünkü o kendi yaradılış turâbından hakkıyla kaçan .
Çünkü tükürün çehresine , o zannında ki mert
İşte ar bulmayan damarlardan akan kan , ne kadar da namert !
Her ne ki hülâsa gıybetten infiâl eden bir gürûh ,
İşte temennisi o dur insân'ın nefsine abd ve nefsine mâşuk mâleyane bir rûh .
İşte hakkıyla anıyorum ey nefsindeki teberrû ,
İşte bir timsâlidir cihân'ın , nefsindeki o şeytâni arzû .
Hâsılı şevk ilâ ma - berûh olan bunca kadar matlub ,
Ve kaim olur mu cihanda , ruhumdaki yegâne üslûb ?
Artık Berzah karanlık , masiva karanlık ey hâncı ,
İnsanlar , bir belde içerisinde yaşayan 2 yabancı .
Ten de murâd , ruhta murâd , can da murâd etmek var ,
Ölüm ile müebbi bir vuslat'a , hak deyup de geçmek vâr .
Ve sonra sinesinde peymâne eder onca kadar şah - zârın ,
İşte gam eyleyen bir rûh , ebediyyete infirâk eder nâm'ın .
İşte mahsulü döl , mehyâb-ı turâbıdır insan'ın ,
İşte ecel peydâ olunca , kahrolur ruhundaki endâm'ın .
Sen bi - terâbında şâh olan muhayyâl kitâbe ,
Fetr-ü fevrâcında hû deyup , rücû eyleyen bir - dâne .
İşte raksan olur o muhitte uçuşan kelebekler ,
İşte nâmında şâh-a kalkan en zelil mahşer .
İşte bu ruhundaki kin , ruhundaki müellel şer ,
İşte sen acz tutan kul , sen muhayyâl bir limanda yaşayan beşer .
İşte gönlünde rehâ , işte sinelerce fezâ var ,
İşte kendi kalbinden kendi kalbine inzâl olan alçakça bir şeref var .
Çünkü peydâ edemez endâmın , artık sana hâcet yok ,
Refiki bulunmayan nefsine , nâ - dü - bedâ olacak tabib yok .
Çehre-i gül - zârına nihavend etseler ne fayda ,
Hay dan gelen abd-ı fakirin nefsi şimdi ise huyda .
Yok mudur artık bunca yarama bi - devâhi ,
Nur istedik , Rahmet istedik , nerede kaldı ey İlâhi !
Bu nasıl bir derd ilâ Mestan eylemek , bu nasıl bir çâre ,
İşte ruhumda kanayan yaram , işte ellerin ellerinde ağlayan çocuk , şimdi bi - çâre .
Âh felek , bu ne tatlı bir edâ ki bal edüp koydun ağzıma ,
Zehür kılıp kadehten taktın acımı cânıma .
Ebediyyedlerce anlatmak dahi , yetmez ki lisâna hafif ,
Ruhum öyle mahsun , öyle garib , ve öyle nahif .
Gör emsâli , ruhum elemde , ruhum elemdâr ,
Bu alemde vâr olan bir zat var mı , olsun adı alemdâr .
Hayr-ı heyâbından , deb deb edüp vurgun bulmuş ,
İnsaniyyet besleyüp güftâh'a , tahd ilâ mabâd olmuş .
Artık bezirğânıdır insan , ruhundaki esaret ,
Ve vezirğânıdır canân , işte vâr olan ikâley-i fetret .
İşte mâkus edilen cihâna , mahpus-û müjgan verâ ,
İşte abdiyyeti ilâ cihana padişâh olan ilâhi ferdâ .
Artık sabûr ilâ tesbih-i aded eyleyüp ism-i zân olur ,
Zân eylemek ya suizân , ya da sulhil zân'ı bulur .
Hüsnüzân ilâ ruhumdaki bu veraset ne kadar da peydâ ,
Suizân eder oysa onun kahpe nefsi , ne kadar da evlâ .
Ve kelâm eder ruhum , evlâ leke fe evlâ
Ve batsın vicdânındaki sürûh-un , fegad hasbiyel â'lâ .