Şimdilerde bir çok üniversitenin
bölümleri arasında, kimi zaman Gazetecilik ve Halkla İlişkiler diye de geçiyor,
bazı yerde Halkla İlişkiler ve Tanıtım, diye de adlandırılıyor... Ortada bir
halk var deme ki o zaman o halkla da insan gibi ilişkilerinizin olması lazım.
Çelişkileriniz olacağına iyi ilişkileriniz olsun, en güzeli de budur aslında...
En başta halk ile ilişki içine girecek
insan tiplerinin, cana yakın, konuşkan, sevecen, samimi insanlar olması
beklenir... Halk dediğiniz zaman, bu tanımın içine yediden yetmişe herkes
girer. Çoluk, çocuk, kadın, dedeler, nineler, askerler, işçiler... Bunların
hepsi halk kavramının içinde yer alır...
Çalıştığı kurumda önemli bir sorumluluk
üstlenecektir halkla ilişkiler uzmanı arkadaş. Bir şirket düşünün ki
ürettiklerini tüm ülke de pazarlıyor, ihracat yapıyor. Tüketen halkın bu
ürünlerden memnun olup olmadığı, müşterilerin varsa şikayetleri, beğenileri,
bunların tespitini yapıp rapor etmek durumundadır halkla ilişkiler diplomasına
sahip arkadaşlar...
Dünyanın çok uluslu dev şirketleri, bu
konuya büyük önem verirler. Orada ki halkla ilişkiler uzmanı olan arkadaşların
şirketin kârlılığını arttırmak için sürekli birileri ile iletişimde oldukları
ve fikir geliştirdikleri, bununda direkt olarak şirketin verimliliğine,
karlılığına yansıdığını bilmek için müneccim olmaya gerek yok...
''Empati kurabilen, yazılı ve sözlü
yeteneği güçlü, iknanın psikolojisini bilen, toplumu ve toplumun içindeki küçük
parçaları iyi yorumlayabilen kimseler Halkla İlişkiler disiplininde başarılı
olabilir.'' Onların başarısı, şirketin satışlarına ve cirosuna da yansıyacaktır
haliyle...
Beden dilini çok iyi kullanan,
özgüvenli, en az bir dili çok iyi derecede bilen, tercihen iki, üç de olabilir
tabi ki erkek ve bayanların, bu meslekte başarılı olmaması için hiç bir neden
yok. Jean J. Rousseau ''Halka halkın diliyle seslenmeyenler istediklerini
anlatamazlar.'' der. İnsana değer vermeyen, insanı sevmeyen bir şahsın halkla
ilişkilerde başarı şansı da haliyle pamuk ipliğine bağlıdır...