Yazmanın Tam Da Vakti –Gülüm Çamlısoy
Kardeşime-
Sakın yanlış anlaşılmasın ben ne
eleştirmenim ne bir şeyleri fazla biliyorum, okuyorum okumayı seven gönlümle
hissettiklerimi yazıyorum, düşüncelerimle gülümsemelerin içinde geziyorum hepsi
bu kadar. Kardeşim hayatı kendini bizi sorgularken gönlümüzdeki kapalı kapıları
açmamızı söylüyor, bende bu muhabbete katılmak için bir şeyler karaladım sürçü
lisan ettim ise af ola. Kardeşimin bana yazdığı bir cevabı ile başlıyorum ve
gönülden katılıyorum.
“Bilmediğim belki de bilmediğimiz neler var kim bilir.
“Devasa bir sayfa bilginin kozası ve öğrenmek sevgiyi ekip umut biçmek ve de
dostluğun, inancın eşlik ettiği.”
Kendisine teşekkürler ederek gönül
kapıları açarak ilerleyelim, arkada yer var arkadaşlar arkaya ilerleyelim…
“Kendime düşkün olmadığımı iddia
etmiyorum en azından düşkün bir insan değilim gerçi düşlere düşkünüm ama…”
Kendine düşkün olmayan insanları
sevmeyen böylesine güzel sorgulamalarla yazmaz kardeşim araştırmak bulmak için
kapıları açtıramaz… Şimdi açık kapınızdan içeriye girerek cevaplar arıyorum
kendime size bize.
“İçimde köpüren deniz, sanrılarımı
çoğalttığım oysaki buyurduğumu sanıyordum, yok olun diye ve işte kalem ele
geçirdi beni.”
Gerçekte var olmayan şeyleri gördüğünüzü
söylerken, gerçek var olmayan ne var ki? Ölüm dersen hayatın içinde şekil
olarak görünmez, vakti gelince gülümsemesiyle haktan gelir, iman eden kulu alır
Rabbi ile buluşturmaya götürür. Acılar kederler görünmez lakin ruh hisseder, buda
sanrı olamaz… Vefasızlık derseniz bir insanda yanında yaşarken terk edip
giderken görürsünüz fark edersiniz buda sanrı olamaz, görünenin birde
görünmeyen yüzü vardır, işte budur vakti gelince görülür. Kalem gönül dilidir, yazdırtan
Mevla’ya şükür.
“Sabırla y/aşıyorum ve sükûnetimi
korumaya ç/alışıp sevgimden ödün vermiyorum yoksa taviz mi demeliydim?”
“Yanlış bir betimleme ne de olsa
insan severek asla taviz veremez vermemeli de.”
Sabırla yaşatan Mevla’ya şükür ne
güzeldir hayranım sabra! Sükûnetiniz zaten her yazınızda belli oluyor kardeşim.
Ödün taviz vermek severken aşkla seviyorsan vermek zorundayız, artık biz değil
aşk konuşuyor artık biz takip ediyoruz. Aşk değil sevgiyse onu da dünyalık
sevgi deriz, çıkar ilişkisine karşılıklı taviz vermeye bağlı olmayan, ben sen, ben
dedim, sen dedin, öyle dedin, sende böyle dedin… Sonu gelmez ayrılıklarla çoğalır
bu sevgi dediğimiz dünyalık sevme… Aşta böyle bir şey yoktur, seversiniz
karşınızdakiyle beraberseniz sevmesini sizin gibi bekleyemezsiniz, onunla olmak
gözlerine bakmak yeterde artar.
Gülüm kardeşim sizinle sorgularken ne çok şeyi tekrar gözden
geçirdik. Biraz mola.
Mehmet Aluç
Devam edecek