Elimdeki
kalemle
Ak
kâğıt üstüne
Bir
çöl fırtınası sonrası
Kara
çalıya sinmiş
Sevdalı
kuş misali
Seni
sevdiğimi
Yazmak
istedim
Kalem
küstü titredi
Kâğıt
yele savruldu
Ey
sevgili
Uykulu
uyanıklık arası
Önümde
meşhur Yusuf kuyusu
Yüksek
sesle bağırdım
Kervancı
yıllar önce geçti
Hala
yürekler serinletir
Yusuf’un
su kuyusu
Saldım
dolapla kovayı
Kokladım
etrafı saran havayı
Kokun
benle
Lâkin
kova boş çıktı
Ey
sevgili
Gafletle
bastığım yeşil çimenlerde
Al
goncanın cezbeden zarafetinde
Bülbülün
feryat eden sedasında
Sen
vardın
Yunusun
sarıçiçeğinde
Ferhat
ile Şirin’in yılda bir açan gülünde
Seyrettiğim
bir divanenin iki gözünde
Sen
vardın
Ayrılığın
her türlüsünde
Vuslat
alfabesinin başında ve sonunda
Sen
vardın
Gözyaşlarım
dinmeyi beklerken
Varlık
sebebim sen olduğundan
Hem
yaşamayı hem kendimi unuttum
Ey
sevgili.
09.11.2015
Ahmet
Çelik