BİR BEDEN GİYİNMİŞ KASIM
Bilemiyorum Kasım.
Ağızdan çıkan her hüzün cümlesine tümleç olman kırıyor
insanı.
Aldatan güneşlerin yarısını ekimde bıraksan daha çok
severdim seni.
Adına yazılan şiirleri kaybederdin belki ama kalpler
kazanırdın.
Tıpkı senin gibi soğuk ve eşsiz insanlar tanırdım geçen
zamanlarda,
ürkütücü seslerini kimse duymasın diye şarkıları son ses
açan.
Görsen şarkıları çok seviyorlar sanırdın sen bile!
Bu onların büyüsüydü işte,
görmüyordun, öyle zannediyordun.
Sadece kendilerini seviyorlardı Kasım, sadece.
Yine aylardan sen olduğu bir vakitte düşünmüştüm tüm bunları…
Tüm o insanları kaybettim gecenin içinde,
aynı anda kendi içimde.
Epey zordu.
Anlatabilmekten ve dinleyebilmekten daha zordu.
Sır yığınına bir tane daha eklemiş olmak benim suçum değil
Kasım,
Sessiz ve kuytusun,
Binlerce seyahatsin, binlerce sığınaksın.
Hep yaptığın gibi yalnızca dinle.
Tüm bu olanlara bir son gerek elbet.
O halde turuncu bir tan vaktinde başlayan yağmur, sarı bir
öğlene dek yağarken
ve kimseyi üşütmüyorken,
henüz çiçeklerin açmasına çok varken,
biz çoktan yola çıkmış olalım.
Sen yine soğuk ve eşsiz ol Kasım.
Bir de elinden
geldiğince yoldaş.