O sabah, pencereden içeriye süzülen günün ışıklarıyla uyanmıştı Şule. Bahçedeki küçük çeşmede ellerini yıkadı, hemen oradaki masada kahvaltısını yaptı. Küçük bir gezinti yapmaya karar verdi. Şarkı söyleyerek,güle oynaya dolaşmaya başladı yem yeşil kırlarda.önce kır çiçekleri topladı.Onlardan taç yapmayı da ihmal etmedi.Daha sonra rengârenk kelebekleri kovalamaya başladı.Birden çalılıkların arasında bir hışırtı duydu.Sesin geldiği yere eğildi, bir de ne görsün ters dönmüş bir kaplumbağa.Onu düzeltip sevmeye başladı.


-:Gel gel sana kıyamam.Sen ne tatlı şeysin böyle!Sonra onu yere bıraktı, onunla beraber sürünmeye başladı.Kaplumbağa biraz ileride durdu.Büyük bir merakla kaplumbağayı izledi.Çalılıkları araladı ve kaplumbağanın birkaç tane yavrusu olduğunu gördü.onları da sevmeye başladı:

-:Siz ne minik şeylersiniz, yerim ben sizi, ne şirin şeylersiniz diyerek uzun uzun sevdi.Sonra düşünmeye başladı, Yaradan her şeyi ne güzel yaratmış,tüm teferruatlarıyla,nizamıyla.Şükretmemiz gereken ne çok şey var dikkatli baktığımızda oysa. Her şeyde karamsarız,biz bir istiyoruz Rabbim on veriyor,gene gözümüz doymuyor,gene hırs ,kin ,nefret.Mutlu olmak için ne çok sebep var oysa;Her gün güne duyan kulaklarımız,gören gözümüz nefes alan burnumuzla uyanıyoruz.Şırıl ,şırıl yağan yağmurun sesini,parıldayan güneşin güzelliğini, en önemlisi sevdiklerimizle ve Rabbimin verdiği güzelim nimetlerle uyanıyoruz.Yanlış şeylere üzülüyor,yanlış şeylere hassasiyet gösteriyoruz…

( Şule'nin Düşleri başlıklı yazı Ayşe GÖZELEL tarafından 28.03.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.