Soytarı
Kılıklı İnsanların Bir Soytarı Gibi Gelerek 12 Eylül’de Sokaklarımızda
Gezmesinin Utançla Dolu Yıldönümü
Bugün kanlı 12 Eylül’ün bilmem
kaçıncı utanç dolu yılı, bugünün sabahında ne yazmalı ülkemde akan kanlar daha
sokaklarda kaldırımlarda temizlenmemiş, gönüllerde her bir evde acısı izi var
iken bu katliamın oysa huzur için ülkenin geleceği için alınmış karar diye bize
yutturulurken o yıllarda, insanımızın dünyasının karartılması için ABD destekli
bir başkaldırı ayaklanma olduğundan habersizdik…Şimdi ise bu gerçek aşikâr iken
ne yazmalı?
Gönül limanlarına saldıran vahşi
gözü dönmüş batı yedikçe doymayanlar şimdi mezarda iken kıçlarına giren ateşli
kalasların hesabını zor yaparken, kibirli edalarıyla kandırdıklarını sananların
mezarda kendilerinin kandırıldığını fark ederken girip çıkanı haliyle
sayamayacaklar!
O günlerde özlemle herkes
kucaklaşacak denilirken, herkes celladıyla kucaklaştı! Telaşla ekrana çıkan o
malum kukla, kandırmak oyalamak için söylenmedik ne kaldı telaşında
hayaletleriyle ülkeyi kuşatırken, bizleri başımızda cellatlar ile boşluğa
fırlattıklarını çoğunu asarak, vicdansızlıklarını tatmin ederek gözdağı
verenler, şimdi mezarında ateşle kızarılmış bilmem bir yerine giren çıkanı
hesap edemezken feryat figan içinde yanıyor, yansınlar sonsuza kadar, iyi ki
cehennem var şerefsizler namussuzlar zalimler için.
Şimdi o günlerde kalan güzel bir
sözcük kelime var mı diye o günleri karanlığında gezinirken, o günlerde
cellatların ayak parmak izlerinden başka geride güzel bir iz ile sözün
kalmadığına şahit oluyorum. Dün Amerika 11 Eylülünü kutladı, yine kendisi yazdı
masumlar öldü dünde unutmamak için zalimliklerinin yıldönümünü kutladı
utanmazlar…
Her zaman böyle çökmeyiz ya dün 15 temmuzda
çok şükür fark ederek diz çökmedik çöktüremediler önlerinde, şereften yoksun
olanlar! Hangi yöne dönsem bir şerefsizliğe rastlıyoruz, içi boş sayfası boş. Aklını
vicdanını şerefini satanlarla yaşamak çok zor kardeşim inanın çok zor!
Gönlümüzdeki yangın 39 yıldır hala sönmedi, hala o cellatların nefes alışları, ağızlarında
salyalar akarak insanımız yağlı iplere dizerken yere damlayan salyaları
kurumamış hala pislik kokuyor!
Dün 15 Temmuz da nihayetinde
aklımız fikrimiz satılmadan yalanlarla kandırılmadan, Rabbimin yardımıyla kalkışmaları
püskürtüldü imanlı milletimim şahlanışıyla.
Oysa bir kelebek dokunuşuyla sevgi
dolu kelimeleri sözleri her kapının önüne bırakmayı isterken, zorlamayla 12
Eylül de darbe ile idamla nefretle dokunuşlarımız değiştirilmesinin acı seneyi devriyesinde,
bir günde soluduğumuz o gün üzerinde neredeyse 40 yıl geçmiş, hala solumakta ve
nefes almakta zorlanıyorum o korkunç darbe ile idam sehpalarını kuranların
gözlerindeki dehşeti hatırlayarak. Hala gözyaşlarımız kurumamışken…
Soytarı kılıklı insanların bir
soytarı gibi gelerek ülkemde elini kolunu sallayarak demokrasiye dur emrini
vermesini sokaklarımızda gezinmesi hazım edemezken, hala o günün şokunu
yaşamanın acısıyla, düzgün gülümseten kelimeleri seçemiyorum yazamıyorum…
İçimizdeki çok sesli korolarımız susmuşken, yine koro halinde şarklılar
türküler söylemesi için kapısını açarken içeride kimsenin kalmamış olması acı
veriyor.
Hala derin bir tevazu ile
gezinirken tevazu’yu dağıtmak istiyorum
Hala bize derin anlamsız
sessizliğiyle, kulağımızı parçalayan o günlerdeki acı çeken insanların
feryadını, soytarıların çirkin yüzlerini silmek pek kolay olmasa gerek.
Koşulların o gün için müsait olması
15 Temmuz’da dün müsait olanların
bugün müsait olmaması Cellatların sokaklarda idam sehpası kuramaması onlara
sancılı kıvılcımlarla yakarken, Rabbime şükür yardımcımız olarak izin vermedi
kalkışmaya, bizleri sokaklara imanımızla reisimizle çıkmamıza izin verdi rabbim
şükürler olsun…
Üzerine vahşetle örtüştüğü o
günlerde bu darbeyi yapanların yüzlerindeki memnuniyeti bugün yüreğimize batan
kıymığının batmasıyla hala sancısıyla, o malum kılıklı soytarıların samimi
olmadığını hatırlatırken darbelere hayır, darbecilere hayır derken o günlerdeki
yenilgimizin gözyaşını silmeye ben gidiyorum, selamlarımla.
Mehmet Aluç