Online Üye
Online Ziyaretçi
Abartısız
bir çığlıktı gülüşün
Hatırlıyorum
da
Dudakların
dağları devirir
Tebessümün Venüs’ü
kıskandırırdı
Haylaz çocuklar
edasında
Kopup düşen
kayalıklarda
Salınıp
dururdu ihtişamın…
Nihayet bir
akşama aşık olurdu gözlerin
Yeditepenin
herhangi birinde uğurlarken güneşi
İçinde
yeniden uyanan
Umudun
bitmeyen ateşi
Bırak
hayalleri vursalar bile
Korkuyorum
Ne olur
vuslatı çok görme…
Biçimsiz bir
rüyanın içinde
Uçsuz
bucaksız çöllere düşerdik
Ayaklarımızda
parçalanmış papuçlar
Topuklarımızda
geride bırakılmış anılar
Senden önce
geçip giden zaman
Sende sonra
uçuşup duran kum zerreleri
Hepsi aynı
Sen yoksan…
Adem
Efiloğlu