Hazan
diyorlar sana, derdimi sunmalıyım,
Usulca yanışımı , eylülden sor dediler.
Göğsümü gere gere, sabırla kanmalıyım,
Acıyla yunuşumu, eylülden sor dediler.
Aşkının
kapısında, bir dilemma susardım,
Gözlerinin şavkına, gülüşümü asardım,
Yeminler olsun inan, imzamızı basardım,
Aşk ile
dönüşümü, eylülden sor dediler.
Zülüfün ol aklımı, sarsardı temelinden,
Bin eziyet
etseler, dönmezdim emelinden,
Hani firak şarabı, sunsaydın o elinden,
Her söze kanışımı , eylülden sor dediler.
Hasretim deryaları, taşırırdı aşardım,
Her nerede
olsaydın, yine sana koşardım,
Sensizlik zehir olur, abdal olur şaşardım,
Durmadan
anışımı , eylülden sor dediler.
Mahcup bir eda ile şiirler yazdım sana,
Nicesin söylemedim, sessizce astım tana,
Sen bakma
ağlıyorum, ciğerim yana yana,
Elemle tanışımı, eylülden sor dediler.
Bütün suç
mevsimlerin, en gerçek bahanemiz,
Herkes buna sığındı, hatta en şahanemiz,
Kim istemez vuslatla, şenlenseydi hanemiz,
Olmadı gözyaşımı, eylülden sor dediler.
Sen bakma
şom ağızlar, asaletin var tende,
Sözlerin
gizeminde, ve hatta her nedende,
Ademi de söz bitti, takat kalmadı bende,
Mum gibi
sönüşümü, eylülden sor dediler.
Adem
Efiloğlu