Düşünme Seansları I
(Kuşlar ve Kelebekler)
Kuşları düşünürüm
Gündüzümün geceye döndüğünde
Küstüğünde dünyama güneşin
Hani bir rüzgâr eser ya keder dolu
Hani başlar ya peşinden bir gözyaşı sağanağı
İlkbaharda dökülür ya yapraklarım birden
Ve toprak keder kokar ya hani
Ben işte o zaman kuşları düşünürüm
Kuşları düşünürüm
Bozulduğunda huzurum
Dağıldığında odamdaki kitaplar oraya buraya
Oturunca karşıma yalnızlık sırıtarak
İçerken gözyaşlarımı şerefine hasretimin
Hüznüm sarhoş, ben ayıkken dünyaya
İçimde binlerce boş kadeh kırılır...
Ve yıkılırken yüreğimdeki umut dağları
Suları çekilirken nehirlerimin
Kurur ya yeşile dair ne varsa hani
Ben işte o zaman da kuşları düşünürüm
Kuşları düşünürüm
Kırılınca kanadım
Uçamazken özgürlüğe
Ayağımı sıkınca prangalar
Kelepçeler oturunca kollarıma
Hani kısacası yanınca canım
Özlemin bir şamar gibi vurulunca yüzüme
Kalakalınca odanın ortasında
Çökünce diz üstü hasretin karşısında
Boynumu uzatırım çaresizliğin ipine
Celladım olur hatıralar
Ve ben her seher can verirken gölgemin ayakucunda
Ççırpınıp dururken can kuşum
İşte ben o zaman kuşları düşünürüm
Kuşları her düşündüğümde
Bir de bakarım ki
Aslında yine seni düşünmüşüm
Kanat çırpan hayalin ile karşılaşmışım hatıralar ülkesinde
Lakin hayalin uçar gider kuşların peşi sıra
Geri gelmeyişinden bilirim ki
Bunlar göçmen kuşlar
Zaman yine yapmış yapacağını
Bir kelebek misali sığdırmış birkaç saate ömrümü
Hani uçunca kelebeler
Boşalıverir ya kozalar
İşte o zaman anlarım ki
Mevsim artık sonbahar
Ve ben yine kuşları düşünürüm...
Yazarın
Önceki Yazısı