Özledim anne özledim!
Seni, sesini,
Ve şefkatle bakan gözlerini…
Özledim anne, seni özledim!
Yürüyorum
patika yoldan. Yolun etrafındaki ağaç yaprakları toz tutmuş. Yolun hemen
yanında uçurum ve derin bir dere… Düşünüyorum: Acaba annem çeşme başında beni
bekliyor mu? Ağaçların arasında yürüyorum. Söğüt dalları aşağılara sarkmış.
Yanında geçtiğim ceviz ağacının kokusu burnumda… Su sesine karışan kurbağa
sesleri… Göz yaşlarım yüzümden boncuk boncuk akıyor. Annemin, “Adam olmak için
okumaya gidiyorsun…” sözü dünkü gibi aklımda.
Bekle beni
anneciğim,
Bir gün sana
döneceğim.
Pamuk gibi
ellerinden,
Doya doya öpeceğim.
Komşunun
kavak ağaçlarını geçerken karşıya bakamıyorum. “Ya annem çeşme başında
değilse.” Yüzümü hafifçe yerden kaldırıp karşıya bakıyorum. Canım annem orada,
tam karşımda… Eski bakır kovamızı çeşmenin önüne koymuş, yolu gözlüyor…
Nasıl
annemin yanına varıyorum, anlamıyorum. Nihayet annemin bana sarılışı ve adeta
haykırışı:
-
Yavrum, canım oğlum sen misin bu?
-
Evet, anne evet benim.
-
Canım Eşref’im… Dün gece seni rüyamda gördüm, gelmiştin. Ben de sabahtan beri
burada seni bekledim.
Çeşmenin
önündeki bakır kovayı almak istiyorum ama annem izin vermiyor. Yokuşta
yürüyerek eve gidiyoruz. Annem az önde... Sanki herkese bakın oğlum gelmiş diye
övünüyor. Bakıyorum anneme, üzerindeki şalvar üst üste üç kez yama yapılmış.
Ayağındaki terliğin arka kısmı koptuğu için annemin ayak topuğu yere geliyor.
Yokuşu hızla yürüyüp eve varıyoruz. Kapının önünde oturuyoruz. Kapının önündeki
kocaman ceviz ağacının gölgesi her tarafı kapatmış, koyu gölge…
Ne
kadar özlemişim annemi. Sesini, konuşmasını, gülüşünü… Canım annem, beni
öpmeni, sevmeni öyle çok özlemişim ki…
Gün
nasıl geçiyor bilmiyorum. Akşam yatağımızı serip uyuyoruz. Rüyamda annem bana:
“-
Oğlum, canım Eşref’im, kınalı kuzum. Sen ilerde insanlara faydalı olacak bir
konumda olacaksın. Sakın doğruluktan ayrılma. İnsanlara hep yardım et.
Mesleğini insanların faydasına kullan. Sakın paraya önem verme. Maneviyatı önemse...
Ben hep istedim ki başkalarına faydalı olayım. Köy yerinde ancak kendi işimi
bitirebiliyorum. İnsanlar senin eserlerinden hep faydalansın...”
Canım
annem, tam da kavuştuk dediğim an ebedi aleme göçtün. Aslında, tam da senin
dediğin yaşlarda göçtün. “Peygamberimizin ahirete göçtüğü yaşlarında ben de
ölmek isterim…” deyişini hep hatırlarım.
Sen
hep benden uzaktın, yanı başımda iken annem… Yüzümden akan yaşlarımı sildin az
da olsa. Ama ben senin akan göz yaşlarını hiç silemedim ki annem…
Sen
huzurlu ol… Bana verdiğin tavsiyeleri, vasiyetini hiç unutmadım annem.
Ömrümden ömür alıp da gittin
Hasreti yanıma koyup da gittin
Özlemi ruhuma ekip de gittin
Senli yıllarım gelir mi geri...
Eşref Bolukçu
Psikolojik Danışman