Ey esip gürleyen rüzgar,
Bilmez misin çırpınışların nafile.
Sen estikçe harlanacak bu ateş.
Genzimi en çok yakanından, ciğerleri en çok dağlayanından.
Ey güneş!
Madem akşam oldu,
Gündüzler döndü geceye;
Madem altın sarısı başaklar bile büktü boynunu,
Nedir bu göğsümü yakan?
Ey rüzgar!
Çöl aşan, dağları deviren
Sen dahi yetmiyorsan ateşine
Nedendir bu titreyen beden?
Neden hala üşümekteyim şu harlanmış ateşe inat?
Bu şehirde hiçbir gündüz bu kadar soğuk olmamıştı
Üşümezdim ben hiç bu kadar,
Hiçbir gece bu kadar sıcak,
Hiçbir gündüz bu kadar gece.
Ey çağ açıp çağ kapayan!
Hani, nerede kaldı görkemin?
Sana, sokaklarına,
Şu kalabalığına 
En son yakışacak şeydi yalnızlık
Gri işlemeli bir toprağa gömmek üzere miydi hayallerim
Üzerine de pür dikkat boyanmış mavi bir gökyüzü...
( Mavi İşlemeli Gökyüzü başlıklı yazı Hâfi tarafından 11.02.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu