Doğu
Anadolu'nun şirin bir ilisin sen
Kardeşliğin
şiarı, sevginin dilisin sen
Bir
zamanlar Urartu, Medlere vatan oldun
Kalp
gönderinde bayrak, solumda atan oldun
Göklerden
rahmet toplar, Hakk'a açık ellerin
Kardeşliğe
dairdir, gül yüzlü emellerin
Çalar
davul zurnalar, halaylarla coşarsın
Vakarlı
duruşunla yarınlara koşarsın
Beyazıt'tan
okunan ezanların var senin
İhtişamlı
mâzini, yazanların var senin
Gönül
semalarında uçan bir kuşsun Ağrı!...
Vefa
elbisesiyle ne kadar hoşsun Ağrı!...
Beyazıt
Eski Cami, mâziden haber verir
Tebessüm
eyler güneş, dağlarda karlar erir
Diyadin
Kaplıcası şifanın membaıdır
Yaz
gelince her yanı(n) sanki İrem bağıdır
Eleşkirt
Ovası'nda koyun kuzu meleşir
Cömerttir
insanları, neyi varsa üleşir
Buz
takkesi bulunur Ağrı'nın zirvesinde
Rüzgârın
uğultusu yankılanır sesinde
Ey
şehirler güzeli, sensiz bu dünya dardır!...
Sana
dair özlemim, sevgim Ağrı kadardır
Günün
gününe uymaz, başı dumanlı Ağrı!...
Medeniyet
beşiği, kadim zamanlı Ağrı!...
Kardan
görülmez toprak, ağır geçer kışları
Göze
bayram ettirir ovanın nakışları
Anıt
gibi yükselir İshak Paşa Sarayı
Can
tenden ayrılmadan, seyret bu manzarayı
Başından
eksik etme(z) o bembeyaz tacını
Neşeni
neşem saydım, acım bildim acını
Keşişin
Bahçesinde Kerem, Aslı'ya yanar
Bülbülün
kederinden, güller hasretle kanar
Kartal
yuvası gibi, yiğitçe duruşun var
Gördüğün
rüyaları, hayıra yoruşun var
Heybetli
doruğuna bayrak yakışır Ağrı!...
Gök
kubbede hilâlle yıldız bakışır Ağrı!...
Bulutlara
komşudur, yücedir Ağrı Dağı
Bulunmaz
yeryüzünde, güzellikte ortağı
Meya
Mağaraları gizemini koruyor
Gurbette
yârânların, seni sana soruyor
Uzağına
düşenin gözyaşları ırmaktır
Gurbetçinin
emeli, sılasına varmaktır
Ey
güzel serhat şehri, niçin aklın karışık?
Günün
gününe uymaz, bir küskün bir barışık
İshak
Paşa Sarayı, ne söyleşir Ağrı'yla?
Bu
toprak cennet olur, kardeşliğe çağrıyla
Toprağıma
kök salan çınarın kökü Ağrı!...
Sırtına
yüklenmiştir dünyanın yükü Ağrı!...
İshak
Paşa'da zaman, sonsuza akar durur
Uzağına
düşeni, hasreti yakar durur
Ahmet
Hani Türbesi sonsuzluğa açılır
Keşişin
Bahçesi'nden rayihalar saçılır
Dağlarında
kar erir, Murat Nehri sert akar
Uzağına
düşmüşüm, hasretin yürek yakar
İliklerine
işler, sert iklimdir karasal
Gerçeği
kıskandırır, buradaki her masal
Abdigör Köftesinin damakta kalır tadı
Hoştur
Doğubeyazıt, dillerden düşmez adı
Dağlarda
bağdaş kurmuş bulutların var Ağrı!...
Aydınlık
yarınlardan umutların var Ağrı!...
Doğubeyazıt'ta
gör, güneşin doğuşunu
Gece
vakti mehtabın zulmeti boğuşunu...
Masmavi
Balık Gölü, gözümüzde ziyadır
Ağrı'yı
eşsiz kılan; vefa, iffet, hayadır
Doğubeyazıt'ımın
görülmeli kalesi
Nefrete
fırsat vermez, sevgidir nevalesi
Her
damla kan mühürdür, toprağın tapusunda
Yollar
İran'a varır Gürbulak Kapı'sında
Nuh
Nebi'nin gemisi Ağrı Dağı'nda mıdır?
Şehir
on sekizinde, gençlik çağında mıdır?
Kadim
medeniyetin altın beşiği Ağrı!...
Hakikatin
durağı, kutlu eşiği Ağrı!...
Kışın
başka güzeldir Eleşkirt Güneykaya
Bembeyaz
kar üstünde kayarsın doya doya
Yüreği
yaralıdır, yamandır Ağrı Dağı!...
Efkâr
başından aşkın, dumandır Ağrı Dağı!...
Ey
dünyanın balkonu, tepeden bakarsın sen!...
Hasretin
köz gibidir, yürekler yakarsın sen
Birliğin
nişanesi, yürek olmuşsun ey dağ!...
Gökleri
omuzlayan direk olmuşsun ey dağ!...
Zifiri
gecelerde yanan ışık gibisin
Üstündeki
bembeyaz kar'a âşık gibisin
Hasretin
dağ misali, yürekte harsın Ağrı!...
Uzun
kışın ardından gelen baharsın Ağrı!...
M. NİHAT MALKOÇ