Saygı Sevgi
Birlikte yaşayabilmenin önemli gereklerinden birisi de saygı ve sevginin olmasıdır. Yani küçük büyüğüne karşı saygılı olacak, büyük de küçüğünü sevecek.
Bu kural, toplumumuzda hiç kimsenin itiraz etmediği ve kabul ettiği bir geleneksel kabulümüzdür.
Ancak bu kuralı gerçekten severek ve isteyerek uyguluyor muyuz, uygulamıyor muyuz? Ya da ayıp olmasın diye mi saygı/sevgi gösterisinde bulunuyoruz. İşte işin burasını düşünmemiz lazım. Veya şöyle soralım;
-“Formalite icabı, içimizden gelmese de saygı/sevgi göstermek zorunda mıyız?”
Nereden bakarsak bakalım neticede şuna karar vereceğiz.
-“Doğru mu olacağız, yalancı mı?”
Akıl diyor ki; insan fıtratına yüklenen görev dosdoğru olmaktır. Yüksek şahsiyet bunu bu şekilde kabul eder.
Bir akıl da diyor ki;
-“İlmi siyaset diye bir şey vardır. Maslahat icabı ne gerekiyorsa o şekilde davranılır.”
Bu da kabul, ama şahsiyetimizi burada nereye oturtacağız? Yani ilmi siyaset ve maslahat derken şahsiyetimizi mi törpüleyeceğiz? (ağır bir soru oldu)
O halde; yalancılıktan kurtulmak ve doğru olmak ve hatta yüksek şahsiyetli bir insan olmak adına hoşlanmadığımız kimselere saygı/sevgi göstermeyecek miyiz?
Bu konu çok su götürür ve derin tahliller gerektirebilir. Mevzuyu uzatmadan ben tercihimi ifade etmek istiyorum.
İnsanoğlu her zaman ve her türlü şart altında dürüstlüğü ve samimiyeti tercih etmelidir. İçinden geldiği gibi hareket etmelidir. Çünkü içten gelen samimi duyguların ifadeleri hiçbir zaman karşıdaki insanı rencide etmez. Bilakis yalan ve riya karşıdaki insanı aslında aldatmak ve küçültmek olduğu için ters teper. “Dost acı söyler” ifadesi de bu yaraya parmak basıyor. İçimizden gülmek gelmiyorsa suratına zorla sırıtmayalım. Sevmek gelmiyorsa seviyor gibi yapmayalım. Olmuyor.
Saygı/sevgi göstermemenin zıddı yoktur. Yani saygı/sevgi göstermemek saygısızlık/sevgisizlik yapmak değildir. Nötr olmaktır. İltifat etmemektir. Kişiyi fikirleri düşünceleri, hareketleri ya da tuttuğu yol itibarıyla kendisi ile baş başa bırakmaktır. İşin burası da çok iyi anlaşılmalıdır. Şunu hiçbir zaman unutmamamız lazım ki; hiç kimsenin hiçbir kimseye hiçbir zaman müdahale hakkı olamaz. Herkesin bir şahsiyeti vardır ve herkes kendi hür iradesi ile kendi hayatını tanzim etmek ve kendi imtihanını vermek hakkına sahiptir.
Saygı/sevgi insanların birbirlerinin hayatlarına müdahale hakkını getirmez. Bilakis kişinin şahsiyetini koruma ve yüceltme sorumluluğunu getirir. Yardım teklif edildiğinde kabul edilir. Bu ayrı bir husustur.
Son söz olarak bir de şunu ifade edelim; saygı/sevgi kullanılarak karşımızdaki insandan saygı/sevgi beklentisi içine girmeyelim. Bu hiç samimi olmuyor…
(
Saygı Sevgi başlıklı yazı
Gürcan Onat tarafından
27.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.