Sevdanla Yorgun
Açıldık ufka hayalen, sonsuz arzularla
Bir ummana düştük fırtınalarda yelkensiz
Gel bahtım uçarak gel ki nurdan kanatlarla
O nur ile çözülsün sırlar içindeki giz
Tahammül son kertesinde yeis vurgunuyla
Peşinde koşmaktan yorgun düştük sevdanla biz
Hallerden hallere girip ayak sürçmelerle
Seninle uyuyup sana uyandık çaresiz
Aşk kısırdı, gönlümce sana yakın olmakla
Gül koynunda bülbül bile ötmedi gayretsiz
Gönenmek vardı ışıldayan gümrah çehrenle
Yollar uzadı kuyular derinleşti sensiz
Yalnızlık an be an büyür dar sokaklarında
Kimsesiz yolun garip yolcusu bir biz miyiz
Bulsa beni, bir kuş kokun taşır kanadıyla
Öyle bir mecradayım işte yurtsuz ve yersiz
Sis gibi dağılır hüzün ya da kaygılarla
Artar bir yanımız bir şeylerden eksiliriz
Gözyaşı taşır da Süreyya’dan, bulutlarla
Bazen Poyraz bazen de Meltem olur eseriz
Uzun bir nefes al sevdiğim hatıralarla
Say ki derelerde açmış iki dal Nergisiz
Dağlar aşmışız rüzgarla uçan kokumuzla
Birbirine eklenmiş hayatlarla ikimiz
Üstümüzden mevsim diye geçen zamanlarla
Her devran biraz daha bir daha tükenmişiz
Savrulmuşuz diyar diyar yeni tohumlarla
Bir yar kenarında özgür, yeniden bitmişiz
Gel, yitmeden üstümüzde bir yığın toprakla
Nefes almak marifet değil sevmekle biziz
Doğarken başlamaz sevgimiz bitmez ölmekle
Zamanın hiç bitmediği yerde beraberiz