Siz giydirdiniz tenime, bu emanet elbiseleri. Oysa hâlâ avuçlarımda gelin kınalarım vardı benim. İçimdeki tüm masum bebeklerime, biçtiniz kefenleri. Küçücük bir bakirenin tüm mavi düşlerini yaktınız cehennemlerde. Sol yanımda nicesinden daha delikanlı bir yürek vardı, sevgiydi adı. Mavi bir buluttum oysa,bir güz yangınında savrulan bir yapraktım. İçinde sakladığım,yağmaya doyamadığım topraklarım vardı.
Bilemediniz adım kadındı benim.....
Kadın... tam beş harfli bir kelimeyle dikenli teller ördünüz şehirlerime. Bir ölüm orucuna mahkum ettim dudaklarımı, sayenizde. Lâl ettiklerimde gizliydim söylemedim,kıyamadım,sizin bana kıydığınız gibi. Ağır ödedim ben hayatın bedelini,ödeştim arkasındaydım günâhlarımın. Tenimde bir mahşer yangını,koynumda ayrılıkları yatırdım. Göremediniz,bilemediniz,sızladım kağıt kesiği yalnızlıklarımda, Mühür vurdum yarınlarıma kirlenmesin diye ellerinizden.
Bilemediniz adım kadındı benim....
Geceye inat, beyaz tuttum ama ak duvaklı düşlerimi. Hiç çıkarmadım allı,pullu tokalarımı,süslü kocaman küpelerimi. Kırmızı ama en kırmızısından sürdüm, rujlarımı dudaklarıma yine. Bazen zor yürüsemde, hiç yıkılmadım mor çiçekli topuklu terliklerimle. Düştüm, düştüm bazen ama göstermedim, size de tutunmadım kalkarken. Zaten siz de hiç tutmadınız ki ellerimden.
Bilemediniz adım kadındı benim....
Kızgın çöllerde bir deryaydım,bir vuslattım ötelerde unutulan. Kışlarımı yaza döndürmeye çalışan bir ürkek ceylandım. Kanadım,savruldum ama bir gecelik boyalı aşklarda hiç heves olmadım. Baharlarımı nerelerde öldürdünüz? Nerelerde gömdünüz el değmemiş hayallerimi? Nasıl siyaha buladınız tüm gökkuşağı renklerimi? Hiç bakmadım kimsenın helaline,dokunmadım ellerim yanar diye, sizler gibi. Tâcımdı başımda duran onurum,tahtımdı uğruna ömür verdiğim namusum.
Bilemediniz adım kadındı benim....
Bu hüzünlü alın yazısında sizler verdiniz infazımı,kırdınız kalemimi. Ama sevişmedim, sevmeden asla sizler gibi,sevdam demediğimi sarmadım. Bir kozanın içinde daha açılmadan gözlerimi kör ettiniz. Üç günlük kelebek ömrümde özgürlüklerim vardı, çok gördünüz. Bir romanın son sayfasına geldiğimde kırdınız tüm serçelerimin kanatlarını. Yasaklarla,tuzaklarda,ihanetlerde soldurdunuz tüm su çiçeklerimi. Avaz avaz çığlıklarım vardı,Leylaları, Aslıları kıskandıracak yüce bir aşkım.
Bilemediniz adım kadındı benim....
Paslı zincirlerle, prangalara mahkum ettiniz, tüm arzularımı. Kendime ettiğim âhlar bedduâlarda,küstürdünüz tenimi cemrelere. Oysa yazılmamış şiirlerim vardı benim, yakılmamış mektuplarım. Hepinizdeydim bilemediniz, hepinizde vardım göremediniz anaydım ben. Kimler için ayakta kaldım anlamadınız, içimde kasırgalar koparken. Hüzünlü bir beste yaptınız gözyaşlarımdan,göremediniz nelere yağdıklarını. Sormadınız,saçlarıma düşen akların hesabını tel tel soldurdunuz. Sadece kızıl rengi saçlarımı düşlerken aklınızdaydım.
Bilemediniz adım kadındı benim...
Güçlüydüm,candım,canandım ama merhametliydim,işte bu yüzden korkak gördünüz. Alnımda lekeler yoktu,kimseye verilecek tek hesabım da Allah'tan başka. Göğsüme baktı gözleriniz, altında yatan o aslanlar gibi yüreği göremediniz. Dişiydim değil mi? En cicisinden, en dişisinden,en süslüsünden. Ama dişiliğim değil, kişiliğimdi beni ben yapan,insan yapan, kadın yapan. Benim için yaşa dediniz,aldığım nefeslerin hesabını bile size verdim. Ama hiç bilemediniz, yalnızca siz değildiniz, sırtımda kaç bıçak yarası var göremediniz. Yasak şehirlerinize kaçıp başka tenlerde yıkadınız ellerinizin kanını. Sizler beni kaç defa öldürdünüz? Hanginizin susuşuydu sevdam derken öldüren. Canım derken, hanginiz üzerime son toprağı serptiniz?
Bilemediniz adım kadındı benim...
YASEMİN CANAN...
Yüreklerin ağır diye tarttığı gram çıkan adamlar ve yorgun ceketler içerisinden bel altı kalp atışlarını aşk sananlar üç kuruşluk adamlık kavramında üzerine almaya çalıştıkları kimliklerine beş beden büyük gelen sevdalarda yüreğini sol yanda değil de iç çamaşırında taşıyan uzaktan adama benzeyen varlıklar olduğu müddetçe kadın asla hak ettiği yer de olamaz olamayacakta çapkınlığı ve ihaneti kendine şan yapan elinin kiri diye adlandıran kadını cinsel tensel obje olarak gören annesi bacısı ve namusu için gerekirse bir çok suçu gözü kapalı işleyebilecek olup hep bir başkasının kızını anasını hor görenler hatta el kaldıranlar namusuna bile çekinmeden tacizde bulunan erkekler oldukları sürece kadın ezilmeye ekonomik özgürlüğü elinde olmayan bir kadın erkeğin egemenliği altında yaşamaya mahkumdur.NE ERKEKLİKLE NE KADINLIKLA ÖNCE İNSAN OLUP AŞKI SEVGİYİ VE HER ŞEYDEN ÇOK YÜREĞİYLE SEVMEYİ ÖĞRENİNCE KADINA İNSANA İNSAN GİBİ DAVRANMAYI ÖĞRENİRİZ.
Kadın anadır ve Rabbimden emanettir hep zariftir kibardır ruhu koklanası değer verildikçe artan bir yapıya sahiptir ki cennet bile anaların ayakların altındadır hak edene nefestir kadın asla heves değil... Mutlu olmak herkesin hakkı biraz emek çaba aşk ile atılan her adım kadını hak ettiği yere götürecektir.
Türkiyede ve dünyada Kadınlarımıza karşı şiddet uygulanıyormu. Bakın uygulanıyor mu uygulanmıyor mu işte veriler? Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur. Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “kayıp” (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır. Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır. Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır. En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir. Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir (kadın sünneti). Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur. Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
Analarımız, bacılarımız,eşlerimiz sevdalarımız hayatımızın yarısı hatta çok daha fazla değerlerimizi ifade eden kadınlarımızın tüm dünya, ülkemiz kadınlarımızın 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLUYOR SEVGİ VE SAYGILARIMI SUNUYORUM...
( Bilemediniz Adım Kadındı Benim başlıklı yazı yasemin-cana tarafından 8.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.