Bir çekirdekten küçüktüm ana rahmine düştüğümde. Şaşırmıştım ben neyim diye?
Sonradan "isminin anne" olduğunu öğrendiğim bir canlının kanı besliyordu beni.
Önceleri bir kan deveran sistemi ile çalışmaya başladım.
Henüz heyecanlanmayı bilmiyordum. Çünkü kalbim yoktu.
Aradan iki ay kadar geçmişti. Kalp kapakçıklarım ve
dört odacığı oluşup, çalışır
hale geldi. İşte o zaman ilk heyecanı duydum ve ilk
sevgiyi tattım. Beni taşıyan
annemin bedenine ve yüreğine anlatılmaz bir sevgi
duymaya başladım.
O zamanlar ultrasongrafi denilen bir şey yoktu, onun için dışarıdakiler benim bu heyecanımı ve ilk kalp atışlarımı duyamadılar.
Yavaş yavaş sinir sistemim de gelişmeye başlamış
bu aktivite beni hareket eder hale getirmişti.
Minicik kollarımı ve bacaklarımı oynatmaya
başladığımda üçüncü ayın sonuna doğru
yaklaşıyordum. Böbürlenmekle ilk tanışmada "
yirmi bir gram" kadar oldum diye böbürlendim.
Dördüncü ayın sonlarına doğru boyumun 15 santime
yaklaştığını gördüm. Şekillenen
kollarıma, bacaklarıma, tırnaklarıma, saçlarına
hayretle bakıyordum.
Beşinci ayımda dışarıdan sesler duyup reaksiyon göstermeye başlamıştım.
Beni taşıyıp besleyen o meleği, annemi görmeyi o kadar çok istiyordum ki.
Altıncı ayımda saçlarım renklenmiş. Boyum da neredeyse 30
santime yaklaşmıştı.
İç kulağım çalışmaya başlamış, baş parmağımın yakalama
kabiliyetinin oluştuğunu
fark etmiştim. Sol elimi ağzıma götürdüğünde heyecanım iyice artmıştı.
Aman Allah'ım daha daha neler oluyordu? Akciğerler, karaciğer,
böbrekler, sindirim sistemi ve
genital organlar gibi tüm sistemlerim büyük oranda
çalışıyordu artık...
Yedinci ayda değişik bir şeyler fark ettim. Ağzıma bir
şey değdiğinde tadını alıyordum.
Ne tatlı şeyler varmış meğer annemin karnında. Şaka
maka boyum da 50 santime
ulaşmıştı. Ama sorun devam ediyor çok kilo alıyorum :)
Sekizinci ayda, kilom üç kat kadar artmıştı. Durmadan besleniyordum.
Akciğerlerim oluşumunu tamamlamış, dış dünyaya uyum sağlayacak yetiye sahip olmuştu.
Hazırım anne diye seslenmek geldi içinden,
dışarıdakilere sesini duyuramayacağını
anlayınca, anneciğime acısam da, ben buradayım demek
adına bastım minik tekmemi...
Sonra; İlk acıyı tattırdım anneme, bir avaz oldum nefesinde, ama olanlar olmuştu işte, biliyordum böyle olacağını, bu kilomla normal doğum mümkün değildi.
Ve Bestekar Dr.Alaattin Yavaşça'nın sihirli ellerinde sezeryan, özür dilerim anneciğim.
Merhaba! Merhaba dedim dünyaya, merhaba dedim canından
can olduğum insana.
Merhaba dedim bir hemşirenin titreyen ellerinde babama.
Mutluydum, mutluydu annem, babam, her
insan.
Ve dünya hazırlık içindeydi, yeni gelene sürprizler
hazırlamak için.
Ne çok zaman geçmiş şimdi üstünden, hani geçmişe bir
özlem duyarız
ya, işte öyle bir şey;
Dün gece rüyamda gördüm seni anne, özledim çok özledim…
Mehmet Fikret ÜNALAN
07 Ağustos 2020-Saat 12.20
Yeniliman/Karaburun